Emevî tarihinin gerçeğinin araştırılması, sadece kültürel bir zorunluluk değildir. Aksine tarih sayfalarının tasvir ettiği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve Râşid halifeler devrinin paklığıyla bu sayfaların anlattığı Emevî asrının karanlığı arasında büyükler ve gençler olarak hissettiğimiz büyük farklar ışığında özel terbiyevî ve manevî bir önem kazanıyor. Hatta bu iki dönemi düşünürken güzel bir rüyadan ağır bir gerçeğe geçer gibi oluyoruz. Ümmetlerin şekillenmesi ve daha geniş ufuklara yönlendirilmesinde tarihin rölünün değerini anlayanların bildiği kötü amaçlar
Tükendi
Gelince Haber VerEmevî tarihinin gerçeğinin araştırılması, sadece kültürel bir zorunluluk değildir. Aksine tarih sayfalarının tasvir ettiği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve Râşid halifeler devrinin paklığıyla bu sayfaların anlattığı Emevî asrının karanlığı arasında büyükler ve gençler olarak hissettiğimiz büyük farklar ışığında özel terbiyevî ve manevî bir önem kazanıyor. Hatta bu iki dönemi düşünürken güzel bir rüyadan ağır bir gerçeğe geçer gibi oluyoruz. Ümmetlerin şekillenmesi ve daha geniş ufuklara yönlendirilmesinde tarihin rölünün değerini anlayanların bildiği kötü amaçlar için, bu uydurma geçişle büyük oranda İslâm tarihindeki örneklik, şeref ve aydınlık yıllarının sayısını azaltmak amaçlanmıştır. Emevî tarihini eskilerin ve yenilerin kitaplarının çoğunda bize anlatıldığı gibi kabul etmemiz, bizi çok sayıda sert çelişkinin zorunlu kıldığı ısrarlı ve zorlayıcı sorgulamalarla karşı karşıya bırakıyor. Zira karşımızda düşünce, ilim ve edebiyat alanlarında büyük başarılar gerçekleştirmiş, İslâm’ın yayılması ve fetih konularında benzeri tekrarlanmayan devasa sıçramalara şahit olmuş, idare, savaş ve siyaset alanlarında büyük etkiler bırakan eşsiz şahsiyetler yetiştirmiş, ırklarının, renklerinin, ülkelerinin ve hedeflerinin farklılığına rağmen o zamanki Müslümanları bir devlet içinde doksan yıldan fazla yönetmeye devam etmiş ve Çin sınırlarından Fransa’nın güneyine dek yayılıp genişlemiş bir devlet var.