Türk destanları bağlamında hegemonik erkekliğin inşasını ve ataerkilliğin sözlü kültürle ilişkisini ele alan bu kitap, folklorun eleştirel erkeklik çalışmaları içerisindeki yerini belirlemeye çalışıyor. Anlatma geleneği ve bu geleneğin ürünü olan sözlü edebiyat mahsulleri; mitlerden masallara, destanlardan halk hikâyelerine hangi formda olursa olsun, ait oldukları toplumun dünya görüşünü yansıtır. Bu nedenle hegemonik erkekliği destanlar üzerinden okumaya çalışmak, aslında toplumsal cinsiyet rollerine yüklenen anlamların üretildiği sözlü kültür gibi canlılığını hiç yitirmeyen bir kanalın i
Tükendi
Gelince Haber VerTürk destanları bağlamında hegemonik erkekliğin inşasını ve ataerkilliğin sözlü kültürle ilişkisini ele alan bu kitap, folklorun eleştirel erkeklik çalışmaları içerisindeki yerini belirlemeye çalışıyor. Anlatma geleneği ve bu geleneğin ürünü olan sözlü edebiyat mahsulleri; mitlerden masallara, destanlardan halk hikâyelerine hangi formda olursa olsun, ait oldukları toplumun dünya görüşünü yansıtır. Bu nedenle hegemonik erkekliği destanlar üzerinden okumaya çalışmak, aslında toplumsal cinsiyet rollerine yüklenen anlamların üretildiği sözlü kültür gibi canlılığını hiç yitirmeyen bir kanalın işleyişini ortaya koyar ve hegemonik erkekliğin oluştuğu kültürel yapıyı daha iyi kavramamızı sağlar. Dolayısıyla elinizdeki kitap, "erkeklik"in kültür sahasında dünden bugüne nasıl inşa edildiğine ve ne türden dönüşümler geçirdiğine odaklanarak okurunu Türk destanlarına farklı bir pencereden bakmaya davet ediyor.