Prof. Dr. Birsen Karaca:
1996 yılında YÖK kararıyla doktora yapmak üzere Moskova Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi’ne gönderildi. 1999 yılında Rus dili ve edebiyatı ile Ermeni dili ve edebiyatı alanlarında doktorasını tamamlayarak Ankara Üniversitesi’ndeki görevine döndü. 2002 yılında doçent, 2008 yılında profesör oldu. Hâlen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde çalışmaktadır. Ermeni iddiaları üzerine bilimsel çalışmalar yürüten Karaca ayrıca Rusça ve Ermeniceden çeviriler yapmakta ve muhtelif dergilerde hikâyeleri yayımlanmaktadır.
Ermeni İddiaları ve Tamalgı Sorunu başlıklı bu kitap, Ermeni iddialarıyla ilgili 2003 yılından bugüne kadar değişik tarihlerde verdiğim konferans metinlerinden ve dergilerd
Tükendi
Gelince Haber VerProf. Dr. Birsen Karaca:
1996 yılında YÖK kararıyla doktora yapmak üzere Moskova Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi’ne gönderildi. 1999 yılında Rus dili ve edebiyatı ile Ermeni dili ve edebiyatı alanlarında doktorasını tamamlayarak Ankara Üniversitesi’ndeki görevine döndü. 2002 yılında doçent, 2008 yılında profesör oldu. Hâlen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde çalışmaktadır. Ermeni iddiaları üzerine bilimsel çalışmalar yürüten Karaca ayrıca Rusça ve Ermeniceden çeviriler yapmakta ve muhtelif dergilerde hikâyeleri yayımlanmaktadır.
Ermeni İddiaları ve Tamalgı Sorunu başlıklı bu kitap, Ermeni iddialarıyla ilgili 2003 yılından bugüne kadar değişik tarihlerde verdiğim konferans metinlerinden ve dergilerde yayınlanan makalelerimden oluşmaktadır. Bununla birlikte, daha önce kullanılmış olan bilgiler ve kaynakçalar yeniden gözden geçirilerek güncellenmiştir.
Ermeni kültürüyle ilgili yaptığım okuma ve araştırmaların kazandırdığı bilgi ve deneyimlere dayanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türk insanına karşı üretilen Ermeni iddialarının politik bir rahatsızlık olarak okunması gerektiğini ve bu rahatsızlığın tarihsel geçmişi yüzlerce yıl gerilere giden Türk ve Ermeni ortak yaşamıyla oluşmuş kültürel genleri tahrip ettiğini düşünüyorum.
Söz konusu rahatsızlığın neden olduğu sorunlar yumağının çözülüp çözülemeyeceğiyle ilgili sorulara verilen cevaplar, genellikle olumsuz. Benim görüşüm, sorunla ilgili tamalgının henüz gerçekleşmediği, bu nedenle üretilen çözüm önerilerinin başarıya ulaşmasının olanaksız olduğu yönündedir. Çözüm üretmek için zorunlu olduğuna inandığım tamalgının tek bir disiplinin perspektifinden bakarak gerçekleştirilemeyeceğinden ise eminim. Çünkü Ermeni soykırımı iddiaları bugünkü görüntüsünü tek bir kaynaktan beslenerek kazanmadı. Ayrıca bu iddiaları üreten mekanizmanın güncel gelişmelerle şekillenebilen bir karakteri var. Dolayısıyla, Ermeni iddialarının neden olduğu sorunlara karşı çözüm üretmek durumunda kalanlar, söz konusu iddiaların güncelini yakalamak gibi bir sorunla da baş etmek zorundadırlar.