Sona yönelik merak, evrenseldir. Krallardan sıradan insanlara kadar herkes bazen kendi sonunu, bazense dünyanın sonunu öğrenme isteği içindedir. Hayatın bir yansıması olan kurmacalarda da sonlar vazgeçilmezdir. Kurmacanın okunmasını sağlayan okurun sona yönelik merakıdır. Sonun yarattığı memnuniyet ise tatmin duygusu sağlayarak sanatsal hazzın bir tamamlayıcısı olmuştur.
Tanzimat’la beraber edebiyatımıza giren roman türü ile yazarlar yarattıkları mutlu veya mutsuz sonlar ile okurlarını etkilemek, bazen okuruna dersler vermek, bazen umut aşılamak, bazen de toplumu dönüştürmek istemişlerdir.
“Ey Okur! Hikâyemiz Bu
Tükendi
Gelince Haber VerSona yönelik merak, evrenseldir. Krallardan sıradan insanlara kadar herkes bazen kendi sonunu, bazense dünyanın sonunu öğrenme isteği içindedir. Hayatın bir yansıması olan kurmacalarda da sonlar vazgeçilmezdir. Kurmacanın okunmasını sağlayan okurun sona yönelik merakıdır. Sonun yarattığı memnuniyet ise tatmin duygusu sağlayarak sanatsal hazzın bir tamamlayıcısı olmuştur.
Tanzimat’la beraber edebiyatımıza giren roman türü ile yazarlar yarattıkları mutlu veya mutsuz sonlar ile okurlarını etkilemek, bazen okuruna dersler vermek, bazen umut aşılamak, bazen de toplumu dönüştürmek istemişlerdir.
“Ey Okur! Hikâyemiz Burada Tamam Oldu” başlıklı bu çalışma Türk romanının başlangıcından II. Meşrutiyet dönemine kadar olan süreçte yazılan romanlar üzerinden roman sonlarının gelişimini ve ele alınış biçimini irdelemektedir. Çalışmada Şemseddin Sami, Namık Kemal, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Ahmet Midhat, Halit Ziya, Fatma Aliye’nin seçilen dönemdeki romanları incelenerek tematik bir yorum getirilmeye çalışılmıştır.