Kelâm ilminde hüsün ve kubuh meselesi, daha çok ahlâk ilmiyle alakalı konular içerisinde tartışılmıştır. Bu meyanda iyi ve kötünün Allah ve insan dikkate alındığında, onların ahlâken nasıl anlaşılacağı hususu merak edilen soruların başında gelmektedir. Mütekellimler tarafından kelâmda insanın hüsün-kubuh değerleri karşısındaki durumundan daha çok Allah’ın fiilleri ve hükümleri ele alınmıştır. Allah hakkında hüsün ve kubuh yargıları O’nun fiilleri (yaratma) ve hükümleri (yükümlü tutma) konusunda irdelenmiş ve bu fiil ve hükümlerinin aklen kavranabilir olup olma
Tükendi
Gelince Haber VerKelâm ilminde hüsün ve kubuh meselesi, daha çok ahlâk ilmiyle alakalı konular içerisinde tartışılmıştır. Bu meyanda iyi ve kötünün Allah ve insan dikkate alındığında, onların ahlâken nasıl anlaşılacağı hususu merak edilen soruların başında gelmektedir. Mütekellimler tarafından kelâmda insanın hüsün-kubuh değerleri karşısındaki durumundan daha çok Allah’ın fiilleri ve hükümleri ele alınmıştır. Allah hakkında hüsün ve kubuh yargıları O’nun fiilleri (yaratma) ve hükümleri (yükümlü tutma) konusunda irdelenmiş ve bu fiil ve hükümlerinin aklen kavranabilir olup olmadığı noktasında birtakım düşünceler geliştirilmiştir. Bu çalışmada 12. yüzyılın en meşhur Eş‘arî kelamcıları arasında sayılan Fahreddin er-Râzî’nin hüsün-kubuh anlayışından hareketle oluşturduğu ahlâk kuramı, “el-Metâlibü’l-Âliye” adlı eseri ekseninde değerlendirilecektir.
Bu çalışma, üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde konunun daha rahat ele alınabilmesi ve anlaşılabilmesi için başta hüsün ve kubuh terimleri olmak üzere onlarla alakalı kavramsal çerçevede bir analiz yapılacaktır. İkinci bölümde, Fahreddin er-Râzî’nin ahlâk tezini şekillendiren hüsün ve kubuh anlayışının temel dinamikleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Üçüncü bölüm ise, er-Râzî’nin hüsün ve kubuh anlayışının kimi yönlerden ulaştırdığı sonuçların tespit edilip ortaya konması amaçlanmaktadır.