Farabi, bilgiyi sahip olunması gereken en yüksek değer olarak görmüş ve bu görüşünü yaşadığı toplumda etkin kılabilmek için eşsiz bir külliyat bırakmıştır. Son yüzyılda gerçekleştirilen bilim, kültür ve uygarlık tarihi araştırmaları Farabi’nin Türkistan’dan Anadolu’ya, oradan da Balkanlara kadar uzanan bir coğrafyada dün olduğu kadar bugün de geniş bir etki alanına sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Adalet, akıl ve bilgi üçlüsünü düşünce sisteminin temel dayanakları yapan Fârâbî, insanın aklını kullanmasını sadece bir yeti değil, aynı zamanda insan olmanın temel koşullarından biri kabul etmekte ve öncelikle bilgi sahibi olmanın insan açısından bir seçim değil, zorunluluk olduğunu ve bilgi sahibi insanın da sahip olduğu bilgiye uygu
Tükendi
Gelince Haber VerFarabi, bilgiyi sahip olunması gereken en yüksek değer olarak görmüş ve bu görüşünü yaşadığı toplumda etkin kılabilmek için eşsiz bir külliyat bırakmıştır. Son yüzyılda gerçekleştirilen bilim, kültür ve uygarlık tarihi araştırmaları Farabi’nin Türkistan’dan Anadolu’ya, oradan da Balkanlara kadar uzanan bir coğrafyada dün olduğu kadar bugün de geniş bir etki alanına sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Adalet, akıl ve bilgi üçlüsünü düşünce sisteminin temel dayanakları yapan Fârâbî, insanın aklını kullanmasını sadece bir yeti değil, aynı zamanda insan olmanın temel koşullarından biri kabul etmekte ve öncelikle bilgi sahibi olmanın insan açısından bir seçim değil, zorunluluk olduğunu ve bilgi sahibi insanın da sahip olduğu bilgiye uygun davranması gerektiğini savunmaktadır.
Bu kitap, Farabi’nin bilimsel ve düşünsel başarılarını ortaya koymanın yanı sıra bu eşsiz bilgenin bilim, felsefe, mantık ve siyaset alanındaki görüşlerini etkili bir biçimde, yetkinlikte ve yeterlikte okuyucuya sunmayı amaçlamaktadır.