İslâm dünyası, yapılan fetihlerle birlikte yabancı kültürlerle karşılaşınca İslâm’ın en önemli inanç esaslarından biri olan nübüvvet meselesi ciddi anlamda tartışılmaya başlanmış, İslâm’ın ruhuna aykırı fikirler tezahür etmiştir. İslâm bilginleri, nübüvveti inkâr eden bu fikirlere karşı reddiyeler yazmıştır.
Bu meyanda yazılan en en önemli eserlerden birisi İbnü’n-Nefîs’in Fâzıl bin Nâtık adlı eseridir. Eser, nübüvvetin ispatı ve gerekliliği konusunda yazılmış en özgün kitaplardan biridir.
O, eserinde diğer siyer kitaplarından farklı olarak Peygamber Efendimiz’in hayatını, İslâm inanç ve ahkâmına dair meseleleri, Son Peygamber’in vefatından sonra meydana gelecek olan hadiseleri, insanın var edilişini ve ahirete dair meseleler
Tükendi
Gelince Haber Verİslâm dünyası, yapılan fetihlerle birlikte yabancı kültürlerle karşılaşınca İslâm’ın en önemli inanç esaslarından biri olan nübüvvet meselesi ciddi anlamda tartışılmaya başlanmış, İslâm’ın ruhuna aykırı fikirler tezahür etmiştir. İslâm bilginleri, nübüvveti inkâr eden bu fikirlere karşı reddiyeler yazmıştır.
Bu meyanda yazılan en en önemli eserlerden birisi İbnü’n-Nefîs’in Fâzıl bin Nâtık adlı eseridir. Eser, nübüvvetin ispatı ve gerekliliği konusunda yazılmış en özgün kitaplardan biridir.
O, eserinde diğer siyer kitaplarından farklı olarak Peygamber Efendimiz’in hayatını, İslâm inanç ve ahkâmına dair meseleleri, Son Peygamber’in vefatından sonra meydana gelecek olan hadiseleri, insanın var edilişini ve ahirete dair meseleleri roman üslubuyla, kelâmî ve felsefî boyutuyla birlikte ele alır.
İbnü’n-Nefîs’in eserinde ele aldığı konular aynı zamanda hikâyeye bir metafizik temel teşkil eder. O, metafizik konularda tefekkür ile birlikte gözlem ve deneye başvurur, aklî muhakemeden yola çıkarak varlığın sırlarını keşfeder, fizikten metafizik meselelere yönelir, dine ve nübüvvete dair meseleleri izah etmeye ve bu konuda bilgi edinmeye çalışır. O, nübüvvetin isbatı konusunda insanın sosyal bir canlı olduğu tanımından hareketle toplumsal düzenin sağlanması için ilâhî bir hukukun gerekliliğini vurgulamış ve nübüvvetin gerekliliğini de buna dayandırmıştır. Ona göre insanın, sosyal hayata dair problemleri çözmesi peygamberlerin varlığına bağlıdır.