“Bedenİnİzde, en derİn felsefenİzden daha fazla bİlgelİk vardır.”
– Friedrich Nietzsche
Bir felsefe metni olarak görünen bu fragmanlar bütünü, felsefe yordamıyla bin yıllardır kutsanmış olan akla ve aklın organize etmiş olduğu tüm kurumsal ve yerleşik kanılara itiraz etmesiyle ve yine felsefe yordamıyla ikincilleştirilmiş, ötekileştirilmiş olan bedeni ve bedendeki bilgeliği savunuşuyla, esasında bir anti-felsefe örgütlüyor.
Kültürel despotizmin insanlığa dayattığı bilmek, okumak, çok, üniversite, mutluluk, rasyonellik, başarı, sosyallik, konuşkanlık gibi yerleşik kavrayışların kritize edildiği bu par&ccedi
Tükendi
Gelince Haber Ver“Bedenİnİzde, en derİn felsefenİzden daha fazla bİlgelİk vardır.”
– Friedrich Nietzsche
Bir felsefe metni olarak görünen bu fragmanlar bütünü, felsefe yordamıyla bin yıllardır kutsanmış olan akla ve aklın organize etmiş olduğu tüm kurumsal ve yerleşik kanılara itiraz etmesiyle ve yine felsefe yordamıyla ikincilleştirilmiş, ötekileştirilmiş olan bedeni ve bedendeki bilgeliği savunuşuyla, esasında bir anti-felsefe örgütlüyor.
Kültürel despotizmin insanlığa dayattığı bilmek, okumak, çok, üniversite, mutluluk, rasyonellik, başarı, sosyallik, konuşkanlık gibi yerleşik kavrayışların kritize edildiği bu parçalarda, bedenin doğal işlevleri ve refleksleri ile bir yaşam bilgeliğinin imkânı savunuluyor. Sessizliğin erdemi, uyumaktaki entelektüellik, yürümenin yaşamsallığı, ısırmak, yalamak ve koklamadaki varlık duyuşu, tutkunun apaçıklığı gibi parçalarla, metin iyiden iyiye felsefeye ve felsefenin ortaya çıkarmış olduğu tüm toplumsal kavrayışlara karşı bir protestoya dönüşüyor. Ve nihayet bu anti-felsefi konum, şu önerme ile özetine bürünüyor: “Ben, bir devinimdir.”