“Günümüz bireyi, ilk etapta felsefeyi, toplum içinde kamusal bir kullanım ve kurum olarak, dolayısıyla da her muayyen bireyin dışında bulur. Onu gayrişahsi toplumun içinde bulur. Ne var ki toplum, olduğu haliyle felsefeyle meşgul olmazdı; şayet onu kendi dışında, belli başlı bireyler içinde zaten mamul vaziyette bulmamış olsaydı, mekanik bir biçimde ayakta tutmazdı. Onu yapanlar, onu yaratanlar bu bireylerdir. Onu yaratmışlardır, çünkü her biri kendi hesabına ona gereksinim duymuştur. Felsefe yapmak adına yaratıcı bireyin duyduğu bu gereksinim özgün ve orijinaldir. Felsefenin kökeni ve onun özgünlüğü yahut esaslı gerçekliği,
Tükendi
Gelince Haber Ver“Günümüz bireyi, ilk etapta felsefeyi, toplum içinde kamusal bir kullanım ve kurum olarak, dolayısıyla da her muayyen bireyin dışında bulur. Onu gayrişahsi toplumun içinde bulur. Ne var ki toplum, olduğu haliyle felsefeyle meşgul olmazdı; şayet onu kendi dışında, belli başlı bireyler içinde zaten mamul vaziyette bulmamış olsaydı, mekanik bir biçimde ayakta tutmazdı. Onu yapanlar, onu yaratanlar bu bireylerdir. Onu yaratmışlardır, çünkü her biri kendi hesabına ona gereksinim duymuştur. Felsefe yapmak adına yaratıcı bireyin duyduğu bu gereksinim özgün ve orijinaldir. Felsefenin kökeni ve onun özgünlüğü yahut esaslı gerçekliği, toplumda değil bu yaratıcı bireyin içindedir.”
Geçtiğimiz yüzyılın en büyük düşünürlerinden José Ortega y Gasset, bir diğer büyük İspanyol felsefeci Julián Marías’ın felsefe tarihi için bir önsöz kaleme almıştı. Bu felsefi çaba giderek genişledi, önsöz metninin sınırlarını aştı ve size sunduğumuz bu müstakil kitaba dönüştü. Felsefenin Kökeni ve Geleceği, felsefe tarihinin ve geçmiş felsefelerin alımlanma biçimini sorgularken günümüzde felsefe yapmanın ne anlama geldiği-ne de ışık tutuyor. Geleceğin felsefesinin nasıl kurulacağının ipuçlarını veriyor.