Yeryüzünde Allah’ın nizâmının kurulmasını, onun zıddı olan tüm beşeri ve tâğûtî düzenlerin ve ideolojilerin yıkılmasını esâs alan ve bütün peygamberlerin ortak davasını oluşturan İslâm İnkılâbı’nın tahakkuku; ancak hicret olayı ile mümkün olmaktadır. Zirâ batıllardan hakka, yanlışlardan doğruya, zulümattan nura, zulümlerden adâlete, eğriliklerden istikâmete, kesretten vahdete, şirkten tevhide, küfürden ikrâra ve tasdike, dalâ
Tükendi
Gelince Haber VerYeryüzünde Allah’ın nizâmının kurulmasını, onun zıddı olan tüm beşeri ve tâğûtî düzenlerin ve ideolojilerin yıkılmasını esâs alan ve bütün peygamberlerin ortak davasını oluşturan İslâm İnkılâbı’nın tahakkuku; ancak hicret olayı ile mümkün olmaktadır. Zirâ batıllardan hakka, yanlışlardan doğruya, zulümattan nura, zulümlerden adâlete, eğriliklerden istikâmete, kesretten vahdete, şirkten tevhide, küfürden ikrâra ve tasdike, dalâletten hidâyete, isyandan itaate, tuğyandan ibadete, şekâvetten saadete, vahşetten ünsiyete ve ülfete, sukuttan teâliye, inhitâttan terâkkiye, izmihlâlden kurtuluşa, fenâ ve zevâlden bekâya, felâketten huzura ve sükûna, inkârdan imana, dar’ül-harbden dar’ül-emana ve İslâm’a, mevtten hayata, maraz ve illetten sıhhat ve selâmete, geçiş, kalb oluş, tahavvül ve intikal ediş, âmeliyesine; yani, İslâm İnkılâbı’nın gerçekleşmesi esnasındaki bu geçiş-oluş-ediş istihâlelerinin tümüne “Hicret” denir.