İslam’ın ibadet esaslarından biri olan hac, müslümanların Mekke’de Allah’ın evinde (Beytullah) buluşarak O’na ibadet etmelerine, birbirleriyle tanışmalarına, istişare etmelerine ve dünya müslümanları ve insanlık için birlikte dua etmelerine vesile olan özel bir ibadettir. Organizasyonu, yolculuğu ve fiilleri (menâsik) bakımından kendine özgü usûl ve esasları olan bu ibâdet, tarihi süreç içinde “menâzilü’l-hac” ve “menâsikü’l-hac” adlarıyla kaleme alınan kitap ve risalelere konu olmuştur. Öyle ki geçmişten günümüze söz konusu adlarla kitap ve r
Tükendi
Gelince Haber Verİslam’ın ibadet esaslarından biri olan hac, müslümanların Mekke’de Allah’ın evinde (Beytullah) buluşarak O’na ibadet etmelerine, birbirleriyle tanışmalarına, istişare etmelerine ve dünya müslümanları ve insanlık için birlikte dua etmelerine vesile olan özel bir ibadettir. Organizasyonu, yolculuğu ve fiilleri (menâsik) bakımından kendine özgü usûl ve esasları olan bu ibâdet, tarihi süreç içinde “menâzilü’l-hac” ve “menâsikü’l-hac” adlarıyla kaleme alınan kitap ve risalelere konu olmuştur. Öyle ki geçmişten günümüze söz konusu adlarla kitap ve risale yazmak literatürde gelenek halini almıştır.
Elinizdeki çalışmada genel olarak fıkıh literatüründe “menâsikü’l-hac” türü kitap ve risale yazma geleneği ele alınmış, ardından da bu geleneğin içerisinde yer alan Molla Ali el-Kârî’nin (ö. 1014/1605) el-Meslekü’l-mütekassıt fi’l-menseki’l-mütevassıt (Menâsikü’l-Kârî) adlı kitabı incelenmiştir. Rahmetullah es-Sindî’nin (ö. 993/1585) el-Mensekü’l-mütevassıt (Lübâbü’l-menâsik ve ubâbu’l-mesâlik) adlı eserinin şerhi olan el-Meslekü’l-mütekassıt (Menâsikü’l-Kârî), özellikle üslûbu ve kaynaklarının sayıca zenginliği bakımından gelenek içinde farklı bir yer tutmaktadır.