Filozofça, düşünce dünyasına evrensel düzeyde bir projeksiyon tutmaya çalıştığı gibi bunu ülkemizin düşünce mimarları üzerinden de yapmaya özen gösteren çalışmaların üst başlığıdır. Filozofça serisinin yeni kitabı Epistemolojik Kopuş, felsefi-ideolojik bilincin ülkemizdeki en yüksek akıllarından birisi olan Muzaffer Oruçoğlu`nu konu etmektedir. Kitap Oruçoğlu`nun, politika, felsefe, sanat ve sosyal bilimler bağlamında düşünce dünyasından ayrıntılı kesitler sunmaktadır. Bunun için Oruçoğlu`nun otuz civarındaki eseri ayrıntılı bir incelemeden geçirilmiş, elde edilen veriler felsefi bir yoruma tabi tutularak değerlendirilmiştir. Okura alan bırakmak kaygısıyla da sık sık eserler betimlenmiş, gerektiği yerlerde de yazarın görüş, yorum ve anal
Tükendi
Gelince Haber VerFilozofça, düşünce dünyasına evrensel düzeyde bir projeksiyon tutmaya çalıştığı gibi bunu ülkemizin düşünce mimarları üzerinden de yapmaya özen gösteren çalışmaların üst başlığıdır. Filozofça serisinin yeni kitabı Epistemolojik Kopuş, felsefi-ideolojik bilincin ülkemizdeki en yüksek akıllarından birisi olan Muzaffer Oruçoğlu`nu konu etmektedir. Kitap Oruçoğlu`nun, politika, felsefe, sanat ve sosyal bilimler bağlamında düşünce dünyasından ayrıntılı kesitler sunmaktadır. Bunun için Oruçoğlu`nun otuz civarındaki eseri ayrıntılı bir incelemeden geçirilmiş, elde edilen veriler felsefi bir yoruma tabi tutularak değerlendirilmiştir. Okura alan bırakmak kaygısıyla da sık sık eserler betimlenmiş, gerektiği yerlerde de yazarın görüş, yorum ve analizlerinden alıntılar yapılmıştır. Bu yorum ve analizler açısından Oruçoğlu`nun fikirleri Platon ve Aristoteles`ten; Hobbes, Hegel ve Marx`a kadar pekçok filozofun bakışıyla karşı karşıya getirilmiştir.
Oruçoğlu açısından gerçekçilik, kapitalizmi ve onun çürümekte olan kültürünün reklamını yapmak değildir. Yeni doğan ve gelişmekte olan sınıfların yanında, yeni bir insan, toplum ve dünyanın olanaklarını yansıtmaktır. Oruçoğlu`nun kahramanları Kafka, Miller, Beckett ve Joyce`unkiler gibi karamsar, tek başına, toplum dışı ve statik değildir. Tersine Balzac, Dickens, Gorki, Brecht, Steinbeck, Kemal Tahir ve Sabahattin Ali`nin kahramanlarında olduğu gibi değişen, direnen, yaşama dönük, yerine göre iyimser, bazen pesimist ve sürekli dönüşen yapıdadır.