Nilüfer Kuyaş, sekiz yıllık aranın ardından gelen romanı Gecede Bir Çığlık’la, erkek öfkesinin yüzyıllardır tebelleş olduğu dünyada üç genç kadına, kâğıda ve hatta ağaca ses oluyor.
Gençliğinin ta en başında, on altısında, üç genç kadın. Aşktan, umuttan ötesinde gözü olmayan ve gerçeğin kekre tadına erken varan üç dünya.
1969 Suadiye’si. Cadde cıvıl cıvıl. Deniz alabildiğine mavi. Ağustos güneşi tepeden vuruyor iskeleye. Üç kafadan türlü hayaller sızıyor geleceğe. Ve bu ü&ccedi
Tükendi
Gelince Haber VerNilüfer Kuyaş, sekiz yıllık aranın ardından gelen romanı Gecede Bir Çığlık’la, erkek öfkesinin yüzyıllardır tebelleş olduğu dünyada üç genç kadına, kâğıda ve hatta ağaca ses oluyor.
Gençliğinin ta en başında, on altısında, üç genç kadın. Aşktan, umuttan ötesinde gözü olmayan ve gerçeğin kekre tadına erken varan üç dünya.
1969 Suadiye’si. Cadde cıvıl cıvıl. Deniz alabildiğine mavi. Ağustos güneşi tepeden vuruyor iskeleye. Üç kafadan türlü hayaller sızıyor geleceğe. Ve bu üç kadının hayat çizgisi o ağustosta şekilleniyor. Ne olacaksa o ağustos ayında oluyor.
Kuşlar yine cıvıldıyor, şen kadın kahkahaları yine sarıyor sokakları. Ama kapalı kapılar ardındaki eril hüküm ve kirli pazarlıklar bitmiyor.
Peki bir gün bitecek mi? Anlatı 2010 yılına geçtiğinde neler değişmiş olacak? Kırk yıl sonra adalet yerini bulacak mı?
Bir gün gelecek, kadın öfkesi dünyayı yakacak.
Tek tek değil, kişisel değil.
Topyekûn yakacak dünyayı kadın öfkesi.
Ben o günü bekliyorum umutla, sabırla bekliyorum.
Yakındır.