“Sen taptığın Tanrı’yı görüyor musun?” diye sormuşlar İmam Ali’ye. O da iki sözcükle, kısa ve özlü yanıtlamış: “Görmeseydim tapmazdım.” Yani açıkça, görmediği Tanrı’ya tapmadığını söylüyordu Ali. Bu söz Ortodoks İslam’ın Tanrı inancına; Kur’an’ın açık Tanrı tanımlamalarına tamamıyla aykırıdır. Bir Müslüman’ın böyle bir sözü söylemesi, şeriat yönetimlerinde kâfir görülerek, hakkında ölüm fetvası çıkarılmasına neden olur. Ama İslam dinini direği olarak bilinen Ali için böyle bir şey yapamazlar
Tükendi
Gelince Haber Ver“Sen taptığın Tanrı’yı görüyor musun?” diye sormuşlar İmam Ali’ye. O da iki sözcükle, kısa ve özlü yanıtlamış: “Görmeseydim tapmazdım.” Yani açıkça, görmediği Tanrı’ya tapmadığını söylüyordu Ali. Bu söz Ortodoks İslam’ın Tanrı inancına; Kur’an’ın açık Tanrı tanımlamalarına tamamıyla aykırıdır. Bir Müslüman’ın böyle bir sözü söylemesi, şeriat yönetimlerinde kâfir görülerek, hakkında ölüm fetvası çıkarılmasına neden olur. Ama İslam dinini direği olarak bilinen Ali için böyle bir şey yapamazlardı.
İlk ve en büyük Kur’an yorumcusu, hatta Muhammed’e gelen vahiylerin birçoğunda tanıklığı bulunduğu söylenen Ali’nin bu sözleri çok bilinçli ve anlamlıdır; İslam’ın soyut Tanrı anlayışına karşı çıkıştır. Tanrı’dan indiğine inanılan Kur’an’ı, en iyi bilen ve yorumlayan zamanının büyük bilgini Ali, Tanrı’yı gördüğünü söyleyerek, onu insanla eşleştirmiş ve insanın dışında olmadığını vurgulamıştır. Kur’an’ın iç anlamına (batıni) nüfuz ederek, yani batıni yorumlarıyla Tanrı’nın kitabından bunu çıkarmıştır. Ali, ilk büyük İslam mutasavvıfı olduğu kadar, Tanrı’yı insanla birleştiren, maddeleştiren bilgin ve materyalisti olmak onurunu taşır. Kitabın içeriğini oluşturan yazılarda Ali’ye ilişkin bölümler incelendiğinde bu daha iyi anlaşılacaktır.