Hasso von Bredow’un yaşamı bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı. Beyin felci geçirdiğinde 42 yaşındaydı ve üç çocuk babasıydı. Tamamıyla felçli olsa da zihni her zamanki kadar aktifti. Bedeni bir hapishaneye dönüşmüşken göz kırpmak, tek iletişim aracı olacaktı.Hasso yaşama umudunu asla yitirmedi. İçindeki mizahi duygular ve ailesine duyduğu sevgi sayesinde zorluklara karşı direnme gücü buldu. Hasso’nun, gelişmiş teknoloji ve hastalığı boyunca bakımını üstlenen karısı Catherine’in yardımları sayesinde harf harf, titizlikle yazılan derinden etkileyici ve düşündürücü biyografisi, Catherine’in hatıralarıyla beraber dokunup roman hâline gelmiştir. Hasso, özel bir yöntemle ve yalnızca göz kaslarını kullanabildiği için yaptığı tek hareket olan göz kırpışlarıyla Catherine, felçten önce paylaştıkları hayatı ve felcin hayatlarına getirdiği yıkıcı etkileri paylaşır okuyucuyla. Fedakârlıklarının gücü, karşılaştıkları tüm zorlukların içinde bir güneş gibi parlar. Kelimeler, hayal gücünün, cesaretin, mizahın ve en önemlisi de aşkın kapılarını aralar.Haykırmak istediklerini bir göz kırpışına sığdırmaya çalışmak tüm yaşananlardan zor gelebilir insana.