"Gramofon Hâlâ Çalıyor yazarın çocukluğunu çok andırır bir anlatıcının gözüyle portreler galerisidir. Eskiden beri millî-milletlerarası çeşitli coğrafyaların aktığı İstanbul’un; Cihangir, Kadıköyü, Boğaziçi, Adalar, Beyoğlu gibi semtlerinde oturan, İstanbullu oluşlarıyla bir imtiyaz kazanan insanlar bu galeride görünürler. Eserin şahıs kadrosunu aleladeler, herkesin tanıdığı ünlüler, nihayet marjinaller oluşturur. Aleladeler anlatıcının ailesi, yakınları gibi gündelik hayatlarını tabiî şekilde sürdüren kişilerdir. Onları herkesin tanıdığı politika adamları, yazarlar, sinema, tiyatro, sahne sanatçıları takip
Tükendi
Gelince Haber Ver"Gramofon Hâlâ Çalıyor yazarın çocukluğunu çok andırır bir anlatıcının gözüyle portreler galerisidir. Eskiden beri millî-milletlerarası çeşitli coğrafyaların aktığı İstanbul’un; Cihangir, Kadıköyü, Boğaziçi, Adalar, Beyoğlu gibi semtlerinde oturan, İstanbullu oluşlarıyla bir imtiyaz kazanan insanlar bu galeride görünürler. Eserin şahıs kadrosunu aleladeler, herkesin tanıdığı ünlüler, nihayet marjinaller oluşturur. Aleladeler anlatıcının ailesi, yakınları gibi gündelik hayatlarını tabiî şekilde sürdüren kişilerdir. Onları herkesin tanıdığı politika adamları, yazarlar, sinema, tiyatro, sahne sanatçıları takip eder. Mekânlar, anlatıcının gözünde birtakım insanlarla eşleşmiştir. Yıldız Parkı Abdülhamid, Amavutköy akrabadan bir çift, Park Otel Yahya Kemal, Kadıköyü Safiye Erol, Beyoğlu sinemaları Cahide Sonku, Belgin Doruk... ile hatırlanır. Günün saatlerine, mevsimlere göre değişen ‘gezme yerleri’, yolcuları oralara taşıyan araçlar... dekor rolünü, hattâ kahraman rolünü üstlenirler." -Sema Uğurcan- Çağdaş Türk romanında eserleri şimdiden "klasik kabul edilen Selim İleri, Gramafon Hâlâ Çalıyor’da yakın geçmişin İstanbul yaşamasını o çok sevilen şiirli üslûbuyla kaleme getiriyor.