Bugün dünyada neredeyse 1 milyara yakın insan sağlıklı beslenme yönünden sıkıntı içerisindeyken; üretilen tüm gıdanın tarladan tüketime kadarki süreçte yaklaşık üçte birinin çeşitli nedenlerle kaybedildiğine şahit olmaktayız. Bu konuda bir dengenin sağlanması için sürdürülebilir bir tarımla, insanlığın ihtiyaçlarının yeterli ve dengeli, güvenilir, besleyici bir şekilde üretilmesi ve gıdaya herkesin erişebilirliğinin sağlanması giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerine göre bitkisel üretim sırasında zararlı organizmalar ned
Tükendi
Gelince Haber VerBugün dünyada neredeyse 1 milyara yakın insan sağlıklı beslenme yönünden sıkıntı içerisindeyken; üretilen tüm gıdanın tarladan tüketime kadarki süreçte yaklaşık üçte birinin çeşitli nedenlerle kaybedildiğine şahit olmaktayız. Bu konuda bir dengenin sağlanması için sürdürülebilir bir tarımla, insanlığın ihtiyaçlarının yeterli ve dengeli, güvenilir, besleyici bir şekilde üretilmesi ve gıdaya herkesin erişebilirliğinin sağlanması giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerine göre bitkisel üretim sırasında zararlı organizmalar nedeniyle her yıl yaklaşık %20-40 arasında ürün kaybedilmektedir. Ürün kayıpları; iklim değişikliği ve artan dünya nüfusu nedeniyle günümüzde gıda güvencesi açısından göz önünde bulundurulması gereken önemli bir konudur. Yakın yüzyılımızda ise pestisitlerin insan, hayvan ve çevre üzerinde yıkıcı etkilerinin ortaya konulması ile pestisit olarak kullanılan zararlı kimyasalların artık sürecini tamamlaması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bugün pestisitlerin bilinen zararlı etkileri nedeniyle kullanımının azaltılmasına yönelik uluslararası sözleşmeler ve ülkemizin de taraf olduğu uluslararası mutabakatlara uyum kapsamında çok yıllık planlar yapılmaktadır. Avrupa Birliği adaylık sürecinde karşımıza çıkan Green Deal (Yeşil mutabakat) taahhütleri kapsamında üye ve aday ülkelerin 2030 yılına kadar pestisit kullanımlarını %50 oranında azaltılması ve 2050 yılında ise tamamen kaldırılmasına yönelik planlar hemen karşımızda durmaktadır. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde özellikle pestisit kullanımına alternatif olan yöntemlerin daha değerli olacağı, daha çok başvurulacağı düşünüldüğünde sentetik pestisitlerin kullanımına imkân olmayan dönemlerde yayınlanmış olan bu kaynak ülkemizde kullanılan, yüzyıllardır tecrübe edilmiş yöntemleri bize aktarmaktadır. Çevirmiş olduğumuz bu kıymetli eserin ülkemize faydalı olması ve diğer çalışmalara da öncülük edeceğini ümit ediyoruz.