Fıkhî ve hukukî düzenlemeler bakımından kıyasın varlığını işlevsel kılan, bu yönüyle kıyasa ilişkin yaklaşım farklılıklarının ağırlık noktasını oluşturan unsur, illettir. Bir ekolün illet teorisinin kavranması ise, büyük ölçüde, teorinin üzerine kurulu olduğu kavramların, o ekolün terminolojisinde hangi içeriğe karşılık geldiğinin bilinmesiyle mümkündür.
Hanefî teori bakımından ilki, ma’kûlü’l-manâ, mülâemet ve te’sîr; ikincisi de ismen illet, ma’nen illet ve hükmen illet olmak üzere iki kavram grubunun öne çıktığı görülmektedir. Sözü
Tükendi
Gelince Haber VerFıkhî ve hukukî düzenlemeler bakımından kıyasın varlığını işlevsel kılan, bu yönüyle kıyasa ilişkin yaklaşım farklılıklarının ağırlık noktasını oluşturan unsur, illettir. Bir ekolün illet teorisinin kavranması ise, büyük ölçüde, teorinin üzerine kurulu olduğu kavramların, o ekolün terminolojisinde hangi içeriğe karşılık geldiğinin bilinmesiyle mümkündür.
Hanefî teori bakımından ilki, ma’kûlü’l-manâ, mülâemet ve te’sîr; ikincisi de ismen illet, ma’nen illet ve hükmen illet olmak üzere iki kavram grubunun öne çıktığı görülmektedir. Sözü edilen kavramlardan hareketle bu çalışmada, hanefî teoride ma’kûlü’l-mananın hangi anlamda kullanıldığı; te’sîr-ma’kûlü’l-manâ ilişkisinin nasıl bir ilişki olduğu; genel kural mantığının hanefî teoriyi biçimselliğe iten bir yönünün bulunup bulunmadığı; asıl-istisna ilişkisinin hangi yönüyle teoriyi şekillendiren bir işleve sahip olduğu; ismen/sûreten illet, ma’nen illet, hükmen illet ayırımına niçin gereksinim duyulduğu ve nihayet şer’îlik-rasyonellik dengesinde teorinin nereye oturduğu türünden sorulara cevap aranmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın, okuyucusunun zihninde, hanefî teoride şer’îlik-rasyonellik dengesinin kurgulanma biçimine, böylelikle hanefî illet teorisinin ve hukuk düşüncesinin rasyonel karakterine ilişkin genel yargıların oluşmasına katkı sağlaması umulmaktadır.