Kur’an’da Yüce Rabbimiz pek çok âyette kullarından Sevgili Rasûlünü örnek almalarını istemiştir. Bu âyetlerden birisi şudur: “Andolsun ki, Allah’ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokca zikredenler için Allah’ın Rasûlünde size güzel bir numune (örnek) vardır.” Rasûlullah’ın örnekliðine “sünnet” denilmiştir. Ancak Sahabîlerden itibaren sünnet, farklı algılanmaya başlamıştır. Hz. Ömer, Hz. Abdullah ibni Mes’ud, Hz. Âişe gibi Sahabîler, Rasûlullahın söz ve fiillerine içtihadî, diðer if&aci
Tükendi
Gelince Haber VerKur’an’da Yüce Rabbimiz pek çok âyette kullarından Sevgili Rasûlünü örnek almalarını istemiştir. Bu âyetlerden birisi şudur: “Andolsun ki, Allah’ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokca zikredenler için Allah’ın Rasûlünde size güzel bir numune (örnek) vardır.” Rasûlullah’ın örnekliðine “sünnet” denilmiştir. Ancak Sahabîlerden itibaren sünnet, farklı algılanmaya başlamıştır. Hz. Ömer, Hz. Abdullah ibni Mes’ud, Hz. Âişe gibi Sahabîler, Rasûlullahın söz ve fiillerine içtihadî, diðer ifâdeyle gayeci yaklaşırlarken; Hz. Abdullah bin Ömer, Hz. Ebû Hureyre gibi Sahabîler, O’nun söz ve fiillerine “şekilci” yaklaşmışlardır. Bu anlayış, Sahabîlerin talebeleri olan Tâbiîn döneminde de devam etmiş, bu dönem insanlarından bâzıları Rasûlullahın söz ve fiillerini deðişen şartlara göre yorumlarlarken; bâzıları da onun söz ve fiillerini olduðu gibi kendi zamanlarına taşımışlardır. Sonuçta re’y ehli ve hadis ehli denilen bu iki grup, “sünneti anlama” konusunda birbirleriyle kıyasıya bir mücadeleye girişmişlerdir. İşte bu kitapta, hem sünnete uymanın önemini, hem de sünnetin şekillenmesi noktasında Sahabe ve Tâbiîn dönemlerinde yaşanan bu mücadeleyi ve seyrini okuyacaksınız.