19.Yüzyıl, Klasik Türk edebiyatının son demlerini yaşadığı yüzyıldır. Toplumun çeşitli alanlarında icra edilen Batılılaşma çabaları edebiyatı da etkilemiştir. Bu dönemde muhteva ve edebi türler bakımından birtakım değişikliklerin olduğu görülmektedir. Ancak, her ne kadar edebi anlayış değişmeye başlasa da eski tarzdan tamamen kopma olmamıştır. Yeni edebiyatın temelini atan öncü isimler bile eski tarzda eserler kaleme almaya devam etmişlerdir. Her alanda görülen değişim ve dönüşüm edebiyatta da görülmekle birlikte bu değişim ve dönüşüm diğer alanlara nispetle edebiyatta daha yavaş bir şekilde cereyan etmiştir.
Bu dönemde de klasik edebiyatın başlangıç döneminde olduğu gibi dini-tasavvufi şiire olan meyil artmıştır. Neredeyse
Tükendi
Gelince Haber Ver19.Yüzyıl, Klasik Türk edebiyatının son demlerini yaşadığı yüzyıldır. Toplumun çeşitli alanlarında icra edilen Batılılaşma çabaları edebiyatı da etkilemiştir. Bu dönemde muhteva ve edebi türler bakımından birtakım değişikliklerin olduğu görülmektedir. Ancak, her ne kadar edebi anlayış değişmeye başlasa da eski tarzdan tamamen kopma olmamıştır. Yeni edebiyatın temelini atan öncü isimler bile eski tarzda eserler kaleme almaya devam etmişlerdir. Her alanda görülen değişim ve dönüşüm edebiyatta da görülmekle birlikte bu değişim ve dönüşüm diğer alanlara nispetle edebiyatta daha yavaş bir şekilde cereyan etmiştir.
Bu dönemde de klasik edebiyatın başlangıç döneminde olduğu gibi dini-tasavvufi şiire olan meyil artmıştır. Neredeyse her şairin divanında bu türden şiirlere rastlamak mümkündür. Bu yüzyılda eser verenlerden biri de Şa’baniyye tarikatına mensup olan Harputlu Mahmud Bedreddin Efendi’dir.
Çalışmamız iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda şairin eserleriyle beraber hayatı ele alınmış, sonrasında Bahrü’l hakayık ve Mir’atül-Megaib adlı eseri tanıtılmış ve Divan’ı incelenmiştir. İkinci kısım ise Divan’ın metnini oluşturmaktadır. Kitabın sonunda ise D’ıvan’ın tıpkı basımına yer verilmiştir.