Her şey o zaman başladı, otuz bir Ağustos’u bir Eylül’e bağlayan gece…
Güzel bir sonbahar gecesiydi, sararmaya mecbur yemyeşil yapraklar dans eden rüzgara kendini kaptırmış, nereye savrulacağını bilmeden süzülüyordu boşluğa. Öyle bir gecenin sabahına doğan Didem’in kaderi aslında o günden belliydi.
Cıvıl cıvıl hayatına gölge düşmüştü, doğduğu gece sararan yapraklar misali oda bırakmıştı kendini hayatın boşluğuna. Sevgisizlik mi engel olacaktı hayatla olan savaşına yoksa ruhunun yorgunluğu mu?
Onu bizlerden farklı kılmak için gece gündüz çalışan bir dünya. Daha yirmi yaşında, gençliğinin baharında, en deli en duygusal zamanında yüreğine oturmuş damarlarında pıhtılaşarak dolaşan kimsesizliğinin isyanı.
Yaşam ve öl
Tükendi
Gelince Haber VerHer şey o zaman başladı, otuz bir Ağustos’u bir Eylül’e bağlayan gece…
Güzel bir sonbahar gecesiydi, sararmaya mecbur yemyeşil yapraklar dans eden rüzgara kendini kaptırmış, nereye savrulacağını bilmeden süzülüyordu boşluğa. Öyle bir gecenin sabahına doğan Didem’in kaderi aslında o günden belliydi.
Cıvıl cıvıl hayatına gölge düşmüştü, doğduğu gece sararan yapraklar misali oda bırakmıştı kendini hayatın boşluğuna. Sevgisizlik mi engel olacaktı hayatla olan savaşına yoksa ruhunun yorgunluğu mu?
Onu bizlerden farklı kılmak için gece gündüz çalışan bir dünya. Daha yirmi yaşında, gençliğinin baharında, en deli en duygusal zamanında yüreğine oturmuş damarlarında pıhtılaşarak dolaşan kimsesizliğinin isyanı.
Yaşam ve ölüm arasında bir savaş..
Kim galip gelecekti?
Hayat mı dolduracaktı benliğini yoksa ardından okunacak dua mı?