Mehmet H. Doğan, yirmi yıl önce (Ocak 1992), Adam Sanat dergisinde yazdığı bir yazısında bu kitaba da değinmiş, şu değerlendirmeyi yapmıştı:
() Akyol, hep bildiğimiz, her gün bolca kullandığımız sözcüklerle, konuşuyor gibi, sorular sorarak, yanıtlar vererek kuruyor şiirini. Ama kurarken de, o sözcükleri siliyor, parlatıyor, tozlarını alıyor, antipasla paslarını gideriyor sanki. Yepyeni, ışıl ışıl sözcükler oluyor bunlar; sonra da bir telkâri ustasının inceliğiyle, titizliğiyle örüyor onları. () Sina Akyolun Haytalarla Hatmilerdeki şiirlerini okuyanları, okuyacakları, en tanıdık, en alışılmış izleklerin sürdürülüyor gibi göründüğü yerle
Tükendi
Gelince Haber VerMehmet H. Doğan, yirmi yıl önce (Ocak 1992), Adam Sanat dergisinde yazdığı bir yazısında bu kitaba da değinmiş, şu değerlendirmeyi yapmıştı:
() Akyol, hep bildiğimiz, her gün bolca kullandığımız sözcüklerle, konuşuyor gibi, sorular sorarak, yanıtlar vererek kuruyor şiirini. Ama kurarken de, o sözcükleri siliyor, parlatıyor, tozlarını alıyor, antipasla paslarını gideriyor sanki. Yepyeni, ışıl ışıl sözcükler oluyor bunlar; sonra da bir telkâri ustasının inceliğiyle, titizliğiyle örüyor onları. () Sina Akyolun Haytalarla Hatmilerdeki şiirlerini okuyanları, okuyacakları, en tanıdık, en alışılmış izleklerin sürdürülüyor gibi göründüğü yerlerde bir sürü tuzaklar belki de şaşırtmacalar demeliydim- bekliyor; alışılmışın, daha önce söylenmişin, posası çıkarılmışın tuzaklarına düşmüyor Akyol, hemen kendi sözünü koyuyor ustaca, herkes söylemiş bunu, ama bir de benden dinleyin der gibi. Bu şaşırtmacalı tavır, kendiliğinden, bir yandan ironiyi, mizahı, şeytanca ama amaçlı takılmaları, öte yandansa hüzünü birlikte getiriyor. ()
Sina Akyolun üçüncü şiir kitabı Haytalarla Hatmileri -1999daki ikinci baskısından sonra- okura üçüncü kez sunuyor olmanın sevinciyle