Zaman akıp akıp giderken, gündelik telaşların içinde kaybolurken, bir şeylerden şikâyet edecek gibi olsak da şükretmeyi bilirken, mutluluğu paylaşıp paylaşıp artırırken, bir derdi üleştirip çareleşmek isterken, bardaklardaki çaylar boşalıp boşalıp dolarken, yaşamımızdan bir şeyler eksilse de şöyle bir etrafımıza bakıp kalbimizdeki huzuru hissederken, o eksiklikleri bazen aşkla bazen merhametle bazen de sabırla tamamlarken, ufacık şeylerin içinde bulduğumuz mutluluklarla yaşama t
Tükendi
Gelince Haber VerZaman akıp akıp giderken, gündelik telaşların içinde kaybolurken, bir şeylerden şikâyet edecek gibi olsak da şükretmeyi bilirken, mutluluğu paylaşıp paylaşıp artırırken, bir derdi üleştirip çareleşmek isterken, bardaklardaki çaylar boşalıp boşalıp dolarken, yaşamımızdan bir şeyler eksilse de şöyle bir etrafımıza bakıp kalbimizdeki huzuru hissederken, o eksiklikleri bazen aşkla bazen merhametle bazen de sabırla tamamlarken, ufacık şeylerin içinde bulduğumuz mutluluklarla yaşama tutunurken, tek başımıza olduğumuzu düşündüğümüzde dahi omzumuzdaki o eli hissederken, çaresizlikle yürümek yerine karşı kapıyı çalıp bir fincan da muhabbet isterken daha yaşanasıdır hayat. Çünkü yalnız olmadığını bilmek her daim ümit tohumları eker insanın yüreğine.
Nazenin Sokak sakinleri için günler tam da böyle geçiyordu. Kendi telaşlarında kaybolsalar bile bir arada olmanın verdiği güçle, eksilen ne varsa tamamlamaya gayret ediyorlardı.
İrem Yaşar’ın samimi ve sade üslubundan Her Şey Eksik Her Şey Tamam, unutulduğu sanılan incelikleri tekrar gün yüzüne çıkaracak; ruhunuzu samimi duyguların sıcaklığı, komşu olmanın verdiği taptaze güven hissiyle sarıp sarmalayacak.
“Sanki bugün değil… Hatta bu yıl da değil… Nazenin Sokak’ta çoğu zaman filmlerin hâlâ siyah-beyaz olduğu dönemlerden kalma rüzgârlar esiyordu. Kaldırımlarında atılan her bir adım gurbetten yurda dönmek gibi, kaç mevsim sonra baba ocağına kavuşmak gibi, anne koynunda soluklanmak gibi hissettiriyordu. Toprağa basarak söylenen bir nağme yan komşuya, sokağın öbür ucuna hatta gökyüzündeki kuşlara bile rahatlıkla erişebiliyordu. Ruhlarını görünmez bir çeperle kaplayıp kimsenin yaklaşmasına izin vermeyen insanların aksine Nazenin Sokak’ta yaşayan herkes elinde duygu yüklü bir anı kutusu tutuyor, sabah kaçta uğrarsanız uğrayın ya da gece saat kaçta ararsanız arayın bu kutudan mutlaka kalbe dokunan bir şeyler döküp saçıyordu.”