Hayasta ile Ömer değirmende karşılaştıklarında büyük bir heyecanla birbirlerine sımsıkı sarılarak ağladılar. Her ikisinin de gözyaşları ve hıçkırık sesleri birbirine karışmıştı. Hayasta başını sağa sola sallayarak, ta yıllar öncesine, çocukluk günlerine gitti, geldi. Ömer ise ağlamaklı, Hayasta`ya sitem dolu sözler fısıldıyordu. Yanaklarından süzülen yaşları elinin kenarıyla sildikten sonra Hayasta: Sus Ömer öyle konuşma! O acı dolu günleri bana hatırlatma! Fırtınalar esse de, tüm sevgi ve dostluk bağlarını koparıp, kin ve nefrete döndürse de, hiç bir güç çocuklukta yaşanan sevgi ve dostluğu
Tükendi
Gelince Haber VerHayasta ile Ömer değirmende karşılaştıklarında büyük bir heyecanla birbirlerine sımsıkı sarılarak ağladılar. Her ikisinin de gözyaşları ve hıçkırık sesleri birbirine karışmıştı. Hayasta başını sağa sola sallayarak, ta yıllar öncesine, çocukluk günlerine gitti, geldi. Ömer ise ağlamaklı, Hayasta`ya sitem dolu sözler fısıldıyordu. Yanaklarından süzülen yaşları elinin kenarıyla sildikten sonra Hayasta: Sus Ömer öyle konuşma! O acı dolu günleri bana hatırlatma! Fırtınalar esse de, tüm sevgi ve dostluk bağlarını koparıp, kin ve nefrete döndürse de, hiç bir güç çocuklukta yaşanan sevgi ve dostluğu kalplerden koparamaz. Ben eski günleri sadece dostluklarla hatırlamak istiyorum. Hani sen konakta Sultan Anamın eğirdiği yünleri top edip bana atardın ya. Ay ışığında ikimiz birlikte top oynardık da bazen sen mızıkçılık yapardın. Benim annem mısır ekmeğine bal, yağ sürerdi bir sen, bir ben ısırır yerdik. Ne tatlı günlerdi değil mi? Ben asla inanmıyorum. Sen, bir cana kıyacak en son adamsın Ömer!