Şiir, edebiyatın en eski türü. Sevilen, yadırganan, içe kapalı gelen –dolayısıyla yoruma en muhtaç olan. Aslında yalnızca şiirin değil, bütün yazınsal metinlerin ömrü yoruma ne kadar açık olduklarına bağlı.
Hermeneutik ve Şiir felsefi bir bakış açısıyla, bir edebiyat metnini yorumlama sorununu şiir özelinde tartışıyor. Öncelikle, bir edebiyat metnini anlama ve yorumlama sürecinde yapılan seçimlere değinen kitap, tarihselliğin altını özellikle çiziyor. Yazınsal bir metnin en iyi biçimde ancak yazıldığı tarihsel-toplumsal koşullar göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabileceğini vurguluyor. Başka bir deyişle, Grek tinini anlamadan Homeros’u, Rönesans ile Reform’un kesiştiği noktayı göz önünde tutmadan Shakespeare’i yorumlamanın eksik
Tükendi
Gelince Haber VerŞiir, edebiyatın en eski türü. Sevilen, yadırganan, içe kapalı gelen –dolayısıyla yoruma en muhtaç olan. Aslında yalnızca şiirin değil, bütün yazınsal metinlerin ömrü yoruma ne kadar açık olduklarına bağlı.
Hermeneutik ve Şiir felsefi bir bakış açısıyla, bir edebiyat metnini yorumlama sorununu şiir özelinde tartışıyor. Öncelikle, bir edebiyat metnini anlama ve yorumlama sürecinde yapılan seçimlere değinen kitap, tarihselliğin altını özellikle çiziyor. Yazınsal bir metnin en iyi biçimde ancak yazıldığı tarihsel-toplumsal koşullar göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabileceğini vurguluyor. Başka bir deyişle, Grek tinini anlamadan Homeros’u, Rönesans ile Reform’un kesiştiği noktayı göz önünde tutmadan Shakespeare’i yorumlamanın eksik yorumlama olacağını öne sürüyor.