Dinler tarihi, Felsefe tarihi ve Bilim tarihi disiplinlerini diyakronik olarak geriye götürdüğümüzde, her üç sahanın kesiştiği bir hem-zaman (senkronik) nokta üzerinde karşımıza çıkar “Hermes” figürü.
Ortaçağ’da, zaman zaman Mısırlıların Thoth’u, Yahudilerin Uhnuh’u, eski İranlıların Hûşeng’i, zaman zaman da Müslümanların İdris’i(as) ile bir tutulmuş, hangi coğrafyada olursa olsun, insanlar onu insanlığa ilâhî bir mesaj getiren ve ilimlerin kurucusu bir peygamber olarak görmüşlerdir.
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, yüksek lisans tezi olarak hazırladığı bu eserde, konunu
Tükendi
Gelince Haber VerDinler tarihi, Felsefe tarihi ve Bilim tarihi disiplinlerini diyakronik olarak geriye götürdüğümüzde, her üç sahanın kesiştiği bir hem-zaman (senkronik) nokta üzerinde karşımıza çıkar “Hermes” figürü.
Ortaçağ’da, zaman zaman Mısırlıların Thoth’u, Yahudilerin Uhnuh’u, eski İranlıların Hûşeng’i, zaman zaman da Müslümanların İdris’i(as) ile bir tutulmuş, hangi coğrafyada olursa olsun, insanlar onu insanlığa ilâhî bir mesaj getiren ve ilimlerin kurucusu bir peygamber olarak görmüşlerdir.
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, yüksek lisans tezi olarak hazırladığı bu eserde, konunun tarihî zeminini Hermes’in şahsiyeti etrafında inceliyor, bu tarihîliğin günümüze ulaşmış yazılı vesikaları olan Külliyat (Corpus Hermeticum)