Egeli, yemesini, içmesini, gülmesini, eğlenmesini iyi bilir. Şakadan anlar, şaka yapmayı sever. Çoğu Egelinin Yunus kadar, Mevlana kadar engin bir hoşgörüsü vardır. Yeri geldiğinde Nasrettin Hoca gibi, kendisiyle de dalga geçmesini iyi bilir.Yerine göre de efedir; ufacık bir kıvılcımdan ateş alır, öfkesini dizginleyemez, alır martini, çıkar dağlara.Egeli, genelde sabırlıdır; ama sabrı taşıp da "Yetti gari ülen!" dedi mi karşısında duranın vay haline! Egeli, dostunu sever, düşmanına da kıyar. Yurt toprağına göz koyanın karşısında kaya gibi durur, iş başa düştü mü, kadını bile attığını vurur. İnanmayan açsın Kurtuluş Savaşı tarihini Gördesli Makbule’nin, Aydınlı Çete Emir Ayşe’nin neler yaptıklarını okusun.Bu kitapta Egeli hemşerilerimin hoşgörüsüne sığınarak, Ege’den; beni, dostlarımı güldüren anılarımı ve duyduğum anonim öyküleri kaleme aldım. İstedim ki bu anılar ve öyküler dost sohbetlerinin dışına taşsın. Çünkü o sohbetlerde dostlarım bana hep, "Bunları niye yazmıyorsun?" diyorlardı.Buradan onlara sesleniyorum: Dostlar, "Bunları niye yazmıyorsun? Yaz, kitap yap." dediniz.Sağ olun. Beni yüreklendirdiniz. Ben de yazdım işte. Böylece verdiğiniz görevi yerine getirdim. Şimdi sıra sizde; bu kitabı okumak da sizin göreviniz..