Hilye-i pâk-i safâ-bahş-ı Mesîh
Hem bu vech üzre olundu tashîh
Ki letâfetde Hudâvend-i Mecîd
Levnin etmişdi semen gibi sefîd
Hüsn-i hulk üzre idi her kârı
Hep tebessümle idi güftârı
Hilye, başta Hz. Peygamber olmak üzere dinî ve ahlâkî önderlerin fiziksel özellikleri ile ahlâkî özellikleri arasında ilişki kurarak onları farklı bir yönden tanıtmayı amaçlayan literatürün ismidir. Bu literatür en yaygın halini Hz. Ali’den aktarılan ve İslam hat sanatının en nadide örneklerine kayna
Tükendi
Gelince Haber VerHilye-i pâk-i safâ-bahş-ı Mesîh
Hem bu vech üzre olundu tashîh
Ki letâfetde Hudâvend-i Mecîd
Levnin etmişdi semen gibi sefîd
Hüsn-i hulk üzre idi her kârı
Hep tebessümle idi güftârı
Hilye, başta Hz. Peygamber olmak üzere dinî ve ahlâkî önderlerin fiziksel özellikleri ile ahlâkî özellikleri arasında ilişki kurarak onları farklı bir yönden tanıtmayı amaçlayan literatürün ismidir. Bu literatür en yaygın halini Hz. Ali’den aktarılan ve İslam hat sanatının en nadide örneklerine kaynaklık teşkil eden levha formunda kazanmışken müstakil eserler de yazılmıştır. Bu anlamıyla hilyeler resim ve ikonografinin görece reddedildiği İslam geleneğinde yeni bir üslup oluşturmuş, sanat ve estetiğe yeni bir yorum imkânı açmıştır. Aynı zamanda hilye edebi tür olarak sadece Hz. Peygamber’in değil, önceki peygamberlerin ahlâkî ve fiziksel özelliklerini de betimleyen metinler olarak yazılmıştır. Bu metinler arasında en önemlilerinden birisi de 17. yüzyılın önemli Mevlevî şairlerinden Neşâtî’nin (ö. 1674) manzum Hilye-i Enbiyâ’sıdır. Neşâtî, Hz. Adem’den başlayarak on dört peygamberin hilyesini ele aldığı eserini ilgili birçok âyet, hadis, sahabe sözü ve diğer kaynaklardan oluşan pek çok esere başvurmak suretiyle hazırlamıştır. Prof. Dr. Bayram Ali Kaya’nın yayına hazırladığı eser şairin hayatına, eserlerine ve şairliğine dair bilimsel bir tahlilin yanı sıra Hilye-i Enbiyâ’nın Osmanlı Türkçesi ile yazılmış asıl metnini günümüz Türkçesiyle birlikte bugünün okuyucularının ilgisine sunuyor.