Attila İlhan, Nazım Hikmet’in 75. Doğum yıldönümünde İleri Jön Türkler Birliği’yle ilgili şu satırları kaleme alıyordu: Hepimiz onun dünyaca tanınmış tek Türk şairi olmasıyla gururlanıyoruz. Övünüyoruz da. Yalnız hiç kimse, 1950 yılları başında Nâzım Bursa’da yatarken, onu kurtarmak için Paris’te uğraşan bir avuç Türk delikanlısını hatırlamadı. Oysa bu çocuklar, Nâzım’ı kurtarmak, dünyanın dikkatini bu büyük bir olasılıkla haksız mahkum edilmiş sanatçının üzerine çekebilmek için, akıl almaz zorluklara göğüs gerdiler; kral parasızlıklar, büyük rezillikler
Tükendi
Gelince Haber VerAttila İlhan, Nazım Hikmet’in 75. Doğum yıldönümünde İleri Jön Türkler Birliği’yle ilgili şu satırları kaleme alıyordu: Hepimiz onun dünyaca tanınmış tek Türk şairi olmasıyla gururlanıyoruz. Övünüyoruz da. Yalnız hiç kimse, 1950 yılları başında Nâzım Bursa’da yatarken, onu kurtarmak için Paris’te uğraşan bir avuç Türk delikanlısını hatırlamadı. Oysa bu çocuklar, Nâzım’ı kurtarmak, dünyanın dikkatini bu büyük bir olasılıkla haksız mahkum edilmiş sanatçının üzerine çekebilmek için, akıl almaz zorluklara göğüs gerdiler; kral parasızlıklar, büyük rezillikler çektiler. Daha müthişi, hayatları kaydı, kimisi memleketine dönemedi oralarda kalıp başka hayatlara karıştı, kimisi döndü, eski yaşantısını tutturamadı. Polisle, adliye ile başlarının derde girmesinden hiç söz etmiyorum […] Kendileri için hiçbir şey istememişlerdi. Kendilerine hiçbir şey almadılar. Soğuk Savaş Türkiye’sinin antikomünist atmosferinde, solun hiçbir halinin makbul olmadığı bir dönemde, Paris’te 1949-1952 arasında faaliyet gösteren ve Türkiye’nin pek çok meselesiyle ilgili solun tezlerini savunan bir cemiyetin hikayesini, belgelere dayalı olarak anlatan bu kitap, aynı zamanda İlhan’ın işaret ettiği boşluğu, en azından Nazım Hikmet’in 120. doğum yıldönümünde doldurmakta ve adı geçen bir avuç genci anmaktadır.