İmam Hüseyin (a.s), Arafat Çölü’nde Arefe Günü’nde öğleden sonra, Ehlibeyti, evlatları ve has dostlarından bir grupla birlikte huzu ve huşu içinde çadırından çıkıp Cebelu’l-Rahme’nin (Rahmet Dağı) sol eteğinde durmuş, yüzünü Kâbe’ye çevirmiş ve ellerini yüzünün karşısına tutarak Arefe Duası diye meşhur olan bu duayı okumuştur.
“Seni kaybeden neyi bulmuştur?! Seni bulan neyi kaybetmiştir?! Senin yerine bir başkasını seçen mahrum olmuştur. Senden başkasına yönelen zarar etmiştir…”
“Sen ne zaman gaiptin ki seni açığa çıkaracak bir delile ihtiya&cced
Tükendi
Gelince Haber Verİmam Hüseyin (a.s), Arafat Çölü’nde Arefe Günü’nde öğleden sonra, Ehlibeyti, evlatları ve has dostlarından bir grupla birlikte huzu ve huşu içinde çadırından çıkıp Cebelu’l-Rahme’nin (Rahmet Dağı) sol eteğinde durmuş, yüzünü Kâbe’ye çevirmiş ve ellerini yüzünün karşısına tutarak Arefe Duası diye meşhur olan bu duayı okumuştur.
“Seni kaybeden neyi bulmuştur?! Seni bulan neyi kaybetmiştir?! Senin yerine bir başkasını seçen mahrum olmuştur. Senden başkasına yönelen zarar etmiştir…”
“Sen ne zaman gaiptin ki seni açığa çıkaracak bir delile ihtiyaç olsun? Sen ne zaman uzaklaştın ki nişaneler sana ulaştıran bir vesile olsun? Seni kendisine gözetleyici görmeyen göz kör olmuştur, sevginden kendisi için pay ayırmadığın kimse ziyana uğramıştır…”