İngiltere’nin uluslararası ilişkilerde oynadığı rol, akşamdan sabaha ortadan kalkacak değildir. Bir de, İngiltere’nin önde gelen bir ülke olduğu dönem, birçok olayların kayda alınarak arşivlere geçtiği bir dönem olduğu için, ileride, uygarlığın evrimi incelenirken İngiltere’nin uygarlığa katkısı konusunda daha çok kayıtlı bilgi bulunabilecektir.
Adalarda yaşayan halkların kültürlerini inceleyen sosyologlar, bu halklar hakkında ilgi çekici saptamalar yapmışlardır. Sınırlardaki geçirgenlikler daha az olduğu için, ada halklarının anakaralarda yaşayan halklara nazaran farkları daha bariz olarak görülmektedir. Aynı adada iki ayrı devlet olarak yaşayan Haiti ve Dominik Cumhuriyeti halklarının kendi aralarındaki benzerlikler, o ada dışınd
Tükendi
Gelince Haber Verİngiltere’nin uluslararası ilişkilerde oynadığı rol, akşamdan sabaha ortadan kalkacak değildir. Bir de, İngiltere’nin önde gelen bir ülke olduğu dönem, birçok olayların kayda alınarak arşivlere geçtiği bir dönem olduğu için, ileride, uygarlığın evrimi incelenirken İngiltere’nin uygarlığa katkısı konusunda daha çok kayıtlı bilgi bulunabilecektir.
Adalarda yaşayan halkların kültürlerini inceleyen sosyologlar, bu halklar hakkında ilgi çekici saptamalar yapmışlardır. Sınırlardaki geçirgenlikler daha az olduğu için, ada halklarının anakaralarda yaşayan halklara nazaran farkları daha bariz olarak görülmektedir. Aynı adada iki ayrı devlet olarak yaşayan Haiti ve Dominik Cumhuriyeti halklarının kendi aralarındaki benzerlikler, o ada dışında yaşayan tüm halklara benzerliğinden daha fazladır. Hatta Kıbrıs gibi iki ayrı dini inanca sahip Türk ve Rum topluluklarının davranışlarındaki benzerlikler bile, bu iki halkın anavatanları olan Türk ve Yunan halkına olan benzerliğinden daha fazladır. Bu özellik, ada olmasının sonucu olarak İngiltere’de daha da belirgindir. Sakson ve Viking istilalarına rağmen, şimdi Büyük Britanya’da yaşayan halklar arasında bu ortak özelliği halen görmek mümkündür.
İngiliz uygarlığı, daha uzun yıllar ve asırlar boyunca inceleme konusu olmaya devam edecektir.
İngiltere’nin diplomasiye ve uluslararası ilişkilerde denge kurulmasına getirdiği katkı da sürecektir. Latince’nin ve Yunanca’nın, birer dil olarak, Batı kültürlerine yaptığı katkı herkesin malumudur. Halen birçok kavram için teknik bir kelime bulmamız gerekince, iki bin yıl önceki Yunanca ve Latince kelimelerin başına veya sonuna bir şeyler ekleyerek o kavramı doğru anlatabilecek kelimeler üretiyoruz. Bugün teknolojide, iletişimde, hukukta, uluslararası ilişkilerde kullandığımız birçok İngilizce kelime ve kavram da uzun sure kullanılmaya devam edecektir. Cumhuriyet Türkiye’sinin Avrupa Birliği’ne katılım surecinin en önemli destekçisi de İngiltere olmuştur. Burada, İngiltere’nin küresel dengeleri iyi tartan ve Türkiye’nin Batı blokunda yer almasının önemini iyi kavrayan politikasının etkisini görmezlikten gelemeyiz. Kısacası, İngiltere’yi bir laboratuvar olarak görmek gerekir. Bu laboratuvar hakkında böyle en derli-toplu bilgiler veren bu kitabı yazdığı için Sayın Örmeci’yi kutluyorum. Türk okuruna çok önemli bir referans kaynağı kazandırmış olduğuna inanıyorum.
Yaşar Yakış