“Nikâh işini cumaya kadar sürdürmedi İbram Usta. Bir yerlerden bulmuş buluşturmuş, bir hoca aldı geldi. Perşembe gecesi, bir patırtı gürültü, Ali’yle Zeynep’in nikâhları kıyıldı. Sabahtan şantiyeden getirdiği kirli çıkısı ile yerleştiği arka odaya ikisini gerdeklediler. Onlar içerdeyken, Gülizar’la erkekler dereler gibi şarap içip sabaha kadar şarkı, türkü çağırdılar. Sonra sesleri kesildi. Yerini şıp şıp yağmur aldı. Gelin odasındaki ışık da söndü. Koyu bir karanlık dünyayı tuttu.”
Çalışmak için kasabaya gelen Ali, yörenin namlı fahişesi Gülizar’ın kı
Tükendi
Gelince Haber Ver“Nikâh işini cumaya kadar sürdürmedi İbram Usta. Bir yerlerden bulmuş buluşturmuş, bir hoca aldı geldi. Perşembe gecesi, bir patırtı gürültü, Ali’yle Zeynep’in nikâhları kıyıldı. Sabahtan şantiyeden getirdiği kirli çıkısı ile yerleştiği arka odaya ikisini gerdeklediler. Onlar içerdeyken, Gülizar’la erkekler dereler gibi şarap içip sabaha kadar şarkı, türkü çağırdılar. Sonra sesleri kesildi. Yerini şıp şıp yağmur aldı. Gelin odasındaki ışık da söndü. Koyu bir karanlık dünyayı tuttu.”
Çalışmak için kasabaya gelen Ali, yörenin namlı fahişesi Gülizar’ın kızı Zeynep’e âşık olur. Gülizar, kızına kısmet çıkmasına, hem de bu kısmetin, yakışıklı ve tertemiz bir genç adam olmasına sevinir. Şükürler olsun, kızı kendisi gibi bir seks işçisi olmayacak, evlenip barklanacaktır. Hatta bu evliliği fırsat bilir, kenardaki birikmişini alır, müstakbel damadına verir. Artık fahişeliği bırakacaktır; Ali çalışsın, kızına da kendisine de baksındır. Peki, kasabalılar buna, onların mutlu olmasına izin verecek midir? Hele ki Gülizar’ın müşterileri, âşıkları… Gülizar ve Zeynep’i, ama en çok da evin erkeği Ali’yi çok zor günler beklemektedir.
İnsan Kurdu, 19 Ekim-14 Aralık 1958 tarihleri arasında Vatan gazetesinde tefrika edilmiş, 1959’da kitap olarak basılmıştır. Bu dinamik, aksiyonlu, âdeta bir film gibi akan roman birkaç defa sinemaya da uyarlanmıştır.