Düşünmeyi, ‘Süje ile obje arasında kurulan, dinamik bir ilişkidir,’ ve ‘Soyut bir nesnenin, zihinde oluşturduğu faaliyettir.’ şeklinde tanımlarsak, düşünmenin, eylem ile sonuçlanması gereken, zihinsel bir süreç olduğunu da anlatmış oluruz. İsabet amacı gütmeyen okun, hedefi vurması zordur. Kuvve halinde kalan düşünce, çabaya dönüşmezse, belirli bir amaca yönlendirilmediği için heba olur.
A. Robert Turgot’un, *Kolomb’un, en sevdiğim yönü, bir ülke bulması değil, bir düşünce üzerine, onu aramaya gitmesidir,* sözü, düşünmenin, sonuca, yapması gereken etkisini çok iyi ifade eder. Yani, yapılanı değerli kılan, niyete dayanması ve iyi bir amacının olmasıdır.
Tesadüfen bulunan, aşı veya icatlar dahi, başka bir çalışma ve emeğin sonu
Tükendi
Gelince Haber VerDüşünmeyi, ‘Süje ile obje arasında kurulan, dinamik bir ilişkidir,’ ve ‘Soyut bir nesnenin, zihinde oluşturduğu faaliyettir.’ şeklinde tanımlarsak, düşünmenin, eylem ile sonuçlanması gereken, zihinsel bir süreç olduğunu da anlatmış oluruz. İsabet amacı gütmeyen okun, hedefi vurması zordur. Kuvve halinde kalan düşünce, çabaya dönüşmezse, belirli bir amaca yönlendirilmediği için heba olur.
A. Robert Turgot’un, *Kolomb’un, en sevdiğim yönü, bir ülke bulması değil, bir düşünce üzerine, onu aramaya gitmesidir,* sözü, düşünmenin, sonuca, yapması gereken etkisini çok iyi ifade eder. Yani, yapılanı değerli kılan, niyete dayanması ve iyi bir amacının olmasıdır.
Tesadüfen bulunan, aşı veya icatlar dahi, başka bir çalışma ve emeğin sonucunda keşf edilmiş olsalar da yine faydalı olma ve değer katma düşüncesine dayanmaktadır. Çalışmaya, heyecan katan, merak ve amaçtır. Bu itibarla, düşünmek, iyi eyleme götürmüyorsa faydasızdır. Güzel düşünüp, kötü hareket ettikten sonra, iyi düşüncenin hiçbir anlamı yoktur. O nedenle, Kur’an’da, hep inanmanın ardından, inanılanın yapılması istenir.
*Gençler düşünebilse, ihtiyarlar yapabilse,* sözü, düşünce-eylem birlikteliğinin önemini gayet net ifade eder. Düşünme, güzel neticeyle biten, bir eylem için olmalıdır. Sokrates, düşüncelerinden ziyade, onları hayata geçirdiği için değerliydi. Yaşanmayan düşünce/bilgi, ancak sahibine yüktür. Cuma Suresinde, bu durum, ‘Kitap yüklü merkepler’ istiaresiyle anlatılır. Bu bağlamda, *Eylemsiz inanç, ölüdür* denmiştir.
İşte, okuma/izleme/yaşama sonucunda oluşan düşüncelerin, yazıya geçirilme sebebi, herkesin, aynı düşüncelere sahip olmasını istemek ya da onaylanma arzusu değil, düşünmenin önemini fark etmek/ettirmek ve düşünceye saygı duyulmasını sağlamaktır. Bu kitaptaki, irili ufaklı anekdotların arkasında, nice izlenen filmler, okunan kitaplar ya da Kur’an’daki ayetlerin, derin bir şekilde tedebbürü vardır.
Onlarca, konu hakkında, öznel değerlendirmelerden oluşan, bu kitaba, *Soylu Düşünceler* adının verilmesi manidardır. Çünkü, düşüncede, aşkınlık vardır ve düşünce soyludur.
İnsana, yoldaşlık yapan, düşünceleridir. Rövanşı olmadığına göre, hayatı, iyi yaşamalı ve iyi değerlendirmelidir. İnsanı, iyi ve doğru davranışa iten de güzel düşünceleridir. Düşünmeye vesile olması temennisiyle, keyifli okumalar...