Bu kitap, mistik bilgi diye de adlandırdığımız tasavvufi bilgiyi önce genel anlamda ve sıradan sezgi ile karşılaştırmakta; Descartes’tan Kant’a Bergson’dan Russell’a kadar zaman zaman ele alınan “genel sezgi”nin bize sadece fenomenlere ait yüzeysel bilgi sağladığını ama eşya ve olayların gerisinde saklı hakikatlere eriştirmediğini tespit etmektedir.
Unutmamak gerekir ki, tasavvufi bilgi, mutlak bilgiyi bulmuş olmanın değil, onu aramakta olmanın ifadesidir. Dolayısıyla o, insan bilgisinin sadece bir tarafını değil, tümünü ifade edebilme ve mutlak bilgiye ulaşabilme bakımından çağımızın en elverişli alternatif bir bilgi felsefesi olma iddiasındadır.
Bu ç
Tükendi
Gelince Haber VerBu kitap, mistik bilgi diye de adlandırdığımız tasavvufi bilgiyi önce genel anlamda ve sıradan sezgi ile karşılaştırmakta; Descartes’tan Kant’a Bergson’dan Russell’a kadar zaman zaman ele alınan “genel sezgi”nin bize sadece fenomenlere ait yüzeysel bilgi sağladığını ama eşya ve olayların gerisinde saklı hakikatlere eriştirmediğini tespit etmektedir.
Unutmamak gerekir ki, tasavvufi bilgi, mutlak bilgiyi bulmuş olmanın değil, onu aramakta olmanın ifadesidir. Dolayısıyla o, insan bilgisinin sadece bir tarafını değil, tümünü ifade edebilme ve mutlak bilgiye ulaşabilme bakımından çağımızın en elverişli alternatif bir bilgi felsefesi olma iddiasındadır.
Bu çalışma tasavvuf disiplinini Muhâsibi, Gazali ve İbn Arabi gibi önde gelen mutasavvıflardan yararlanarak epistemolojik açıdan ele almaktadır. Tasavvuf, özellikle bir ahlak disiplini olmak bakımından, felsefenin temel sorunlarından birini oluşturan etik probleminin ilgi alanına girmektedir. Bu yönüyle tasavvuf, “kendi içinde” ve “kendi başına” felsefi bir
mahiyet arz eder.