İslam’ın doğuşundan sonra sadece bir-birbuçuk asır gibi kısa bir süre içinde Müslümanların sistematik bir hukuk ortaya koymalarının o dönem ve coğrafya için olağanüstü bir olay olduğu açıktır. O yüzden bazı oryan-
talistler bu başarıyı başka din ve milletlere nispet etmeye çalışmışlardır. Onlardan bazıları İslam hukukunu İslam öncesi Arap örfüyle, bazıları Yahudi şeriatıyla, bazıları İran-Sâsânî hukukuyla ilişkilendirmiştir. Çoğun-
luğu ise onun Roma hukukundan etkilendiği, hatta ondan iktibas edildiği tezini ortaya atmıştır.
19.asrın sonlarında ortaya atılan bu tezi bazı or
Tükendi
Gelince Haber Verİslam’ın doğuşundan sonra sadece bir-birbuçuk asır gibi kısa bir süre içinde Müslümanların sistematik bir hukuk ortaya koymalarının o dönem ve coğrafya için olağanüstü bir olay olduğu açıktır. O yüzden bazı oryan-
talistler bu başarıyı başka din ve milletlere nispet etmeye çalışmışlardır. Onlardan bazıları İslam hukukunu İslam öncesi Arap örfüyle, bazıları Yahudi şeriatıyla, bazıları İran-Sâsânî hukukuyla ilişkilendirmiştir. Çoğun-
luğu ise onun Roma hukukundan etkilendiği, hatta ondan iktibas edildiği tezini ortaya atmıştır.
19.asrın sonlarında ortaya atılan bu tezi bazı oryantalistler ise makalelerinde sert bir dille ve güçlü argümanlarla eleştirmişlerdir. İtalyan oryantalist C.A. Nallino, Fransız oryantalist C.H. Bousquet, İngiliz hukukçu/oryan-
talist S.V. Fitzgerald onlardan bazılarıdır. Dolaylı olarak İslam hukukunun mükemmelliğine ve orijinalliğine vurgu ve ona övgüler içeren bu çalışmalar itiraf niteliğinde olması yönüyle de büyük bir önem arz etmektedir.
Bu kitap ortaya atılan tezi ve adı geçen oryantalistlerin teze yönelik eleştirilerini ele almaktadır.