İsveçli Ortadoğu uzmanı, diplomat ve yazar Ingmar Karlsson, 1942`de İsveç`in Burseryd kentinde doğdu. Göteborg Üniversitesi İktisat Fakültesi`ni bitirdi. Aynı ünüversitenin Fransızca, siyasi bilim ve düşünce tarihi bölümlerinde de eğitim gördü. 1967`de Dışışleri Bakanlığı`nda görev aldı. 1969-74 yılları arasında Bogota ve Viyana büyükelçiliklerinde bulundu. Stocholm`e döndüğünde, Dışışleri Bakanlığı`nda Politika Üretme Dairesi`nde çalıştı ve Ortadoğu sorunlarından sorumlu oldu. Daha sonra Şam, Pekin ve Bonn`da Büyükelçilik yaptı. 1992`den beri Dışışleri Bakanlığı`nda Fikir Üretme Dairesi Başkanlığı g
Tükendi
Gelince Haber Verİsveçli Ortadoğu uzmanı, diplomat ve yazar Ingmar Karlsson, 1942`de İsveç`in Burseryd kentinde doğdu. Göteborg Üniversitesi İktisat Fakültesi`ni bitirdi. Aynı ünüversitenin Fransızca, siyasi bilim ve düşünce tarihi bölümlerinde de eğitim gördü. 1967`de Dışışleri Bakanlığı`nda görev aldı. 1969-74 yılları arasında Bogota ve Viyana büyükelçiliklerinde bulundu. Stocholm`e döndüğünde, Dışışleri Bakanlığı`nda Politika Üretme Dairesi`nde çalıştı ve Ortadoğu sorunlarından sorumlu oldu. Daha sonra Şam, Pekin ve Bonn`da Büyükelçilik yaptı. 1992`den beri Dışışleri Bakanlığı`nda Fikir Üretme Dairesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. İslam ve Avrupa, dışında çeşitli kitapları ve politik, kültürel içerikli makaleleri bulunmaktadır.Ingmar Karlsson, bu kitabında islam ve Müslümanlar hakkındaki önyargılarla, efsaneleri ve İslam`ın yeşil bayrağı altında öne çıkarılan tehdidin arkasındaki gerçeklerle, yutturmacaları açıklamaya çalışıyor. İslamın, Batı düyasına karşı bir tehdit oluşuturup oluşturmamasının tamamen Batı`nın tavrına bağlı olduğunu vurguluyor. Müslüman kökenli göçmenlerin içinde yaşadıkları ülkelere entegre edilmekdikleri takdirde, Batı-Doğu arasındaki güç denemesinden kaynaklanan bir "kutsal savaş" yerine, Avrupa`da büyük kentlerin gettolaşmış banliyölerinde, gerilla savaşı niteliğinde bir "kutsal savaş"ın beklenildiğinden daha erken gerçekleşeceğini kaydediyor. Bu tür bir gelişmeden kaçınmanın tek yolunun "getto İslamı" yerine, hoşgörüye dayanan "Avrupa İslamı"na götürecek bir göçmen politikası uygulamak olduğunu vurguluyor. İşte, kitapta bu tür bir politikanın, koşul ve olanakları tartışılıyor.