Kentsel dönüşüm projesi, her geçen gün yeni tartışma konuları yaratarak gündemdeki yerini koruyor. İstanbul’un kentsel kimliği bu tartışmaların odak noktası. Eski ile yeni arasındaki çatışma siyasetin kulvarında ilerlerken temel sorun kendisini kültürel alanda ifade etmekte. Elbette bu durum, İstanbul’un tarihsel kent kimliğini olduğu gibi korumak mı, yoksa dönüştürerek içinde eskiyi de barındırdığı iddia edilen yapay bir kimlik yaratmak mı noktasında düğümleniyor. Gerçek olan şu ki, sorun ne kadar karmaşık olursa olsun, İstanbul’a ait tarihsel kent bilgisinden yoksun oluşumuz. Bilgi yoksunluğu bilinç yoksunluğuna yol aç
Tükendi
Gelince Haber VerKentsel dönüşüm projesi, her geçen gün yeni tartışma konuları yaratarak gündemdeki yerini koruyor. İstanbul’un kentsel kimliği bu tartışmaların odak noktası. Eski ile yeni arasındaki çatışma siyasetin kulvarında ilerlerken temel sorun kendisini kültürel alanda ifade etmekte. Elbette bu durum, İstanbul’un tarihsel kent kimliğini olduğu gibi korumak mı, yoksa dönüştürerek içinde eskiyi de barındırdığı iddia edilen yapay bir kimlik yaratmak mı noktasında düğümleniyor. Gerçek olan şu ki, sorun ne kadar karmaşık olursa olsun, İstanbul’a ait tarihsel kent bilgisinden yoksun oluşumuz. Bilgi yoksunluğu bilinç yoksunluğuna yol açıyor. Böyle bir bilinç yapılanması da inşa etmeyi değil, her anlamda kolay olanı, yani yıkmayı seçiyor.
İstanbul Araştırmaları Yıllığı, 3. sayısıyla bilim ve kültür dünyasında yerini alıyor. Bu sayımızda da İstanbul’un tarihsel kent kimliğine odaklanan araştırmalar bize geçmişe yönelik sağlam bakış açıları kazandırıyor. Ancak yakın geleceğin İstanbul’u bize nasıl görünecek? Bu kentsel manzarayı doğru algılayabilecek bakış ve değerlendirme açılarını geliştirebildik mi? Kuşkusuz bu can alıcı sorular, dergimizin bundan sonraki sayılarında yer alacaktır. Bu konuda çalışan bilim ve kültür insanlarının önerilerini ve katkılarını beklediğimizi burada belirtmek isteriz.