Selim Nüzhet Bütün Eserleri serimizin ikinci kitabı İstanbul, Şehirler ve Mimari. Selim Nüzhet`in gazete ve dergilerde kaleme aldığı yazılarını biraraya getiren bu kitap 3 temanın oluşturduğu bölümlerden meydana gelmekte. İlk bölüm, İstanbul Yazıları, ikinci bölüm, Şehirler adını taşımakta. Bu bölüm seyahat konulu bir yazı ile birlikte İstanbul dışında 9 şehir hakkında kaleme alınan yazılardan meydana geliyor. Üçüncü bölüm Şehir ve Mimari başlığını taşıyor.
Bu eseri meydana getiren yazılar ağırlıklı olarak 1941’dan başlayarak 1944 yılı dahil olmak üzere yaklaşık 80 yıl önce o zamanın gazete ve dergilerinde tefrika edilmi
Tükendi
Gelince Haber VerSelim Nüzhet Bütün Eserleri serimizin ikinci kitabı İstanbul, Şehirler ve Mimari. Selim Nüzhet`in gazete ve dergilerde kaleme aldığı yazılarını biraraya getiren bu kitap 3 temanın oluşturduğu bölümlerden meydana gelmekte. İlk bölüm, İstanbul Yazıları, ikinci bölüm, Şehirler adını taşımakta. Bu bölüm seyahat konulu bir yazı ile birlikte İstanbul dışında 9 şehir hakkında kaleme alınan yazılardan meydana geliyor. Üçüncü bölüm Şehir ve Mimari başlığını taşıyor.
Bu eseri meydana getiren yazılar ağırlıklı olarak 1941’dan başlayarak 1944 yılı dahil olmak üzere yaklaşık 80 yıl önce o zamanın gazete ve dergilerinde tefrika edilmiş olup bir kitap hüviyetiyle ilk kez okurlarımızla buluşuyor.
Bugünün bakışıyla bu yazılar ilk olarak neler kaybettiklerimizin birer envanteri sayılsa yeridir. İkinci olarak vaktiyle sahip olduğunuz güzelliklerin hayranlık verici bir anlatımı olarak okurları selamlamakta. Üçüncü olarak bugün konuştuğumuz bazı problemlerin o zamanlardan tesbit ve teşhis edildiği, çözümü için önerilerin getirildiği, bunların dikkate alınmadığının açığa çıktığı bir eser. Dördüncü olarak, başta İstanbul olmak üzere kültür, şehir-mekân, mimari, tarihi-kültürel miras gibi bir türlü doğru yolu bulamadığımız ve neredeyse daima sınıfta kaldığımız konuların önemine dikkat çekmesi. Selim Nüzhet yazılarına hakim olan estetik bakışıyla ve şehir-mekân dikkatiyle vaktiyle sahip olduğumuz güzellikleri, incelikleri farketmemizi sağlamasının yanında, onlara gözümüz gibi sahip çıkma sorumluluğunu da aşılıyor. Şehirde yaşama kültürü, şehir-insan bağının birbirini inşa eden -insanın şehri, şehrin de insanı- karakteri, geçmişten gelen eşsiz mirasın bugünden başlayarak gelecek kuşaklara bizim tarafımızdan ulaştırılması bilinci bu kitabın en temel kaygısı. Nihayet bu yazılar satır satır bir dil zevkinin yüksek bir sadelikle örneğini vermekte. Bu yazıların yazarı doğup yaşadığı şehri, gezip gördüğü şehirleri üstün bir dil zevki ve duyarlı bakışlarıyla dile getirme, kendi zamanına taşıma sorumluluğunu yerine getiriyor. O halde biz de onun anlayış ve kavrayışını örnek alarak, içinde yaşadığımız şehri ve şehirlerimizi onun kaleminden öğrenirken ümit edelim ki bu anlayıştan ve kavrayış tarzından nasibtar olalım.