Kaderin bir sır oluşu sebebiyle, konu ile ilgili söylenen ve yazılanlar daha çok, sağlam dayanağı olmayan kişisel kanaatler çerçevesinde ele alınmakta ve geçmişteki ifadeleri tekrardan ibaret kalmaktadır. Konu üzerinde ciddi olarak durulmadığı ve tam anlamıyla diğer boyutlarıyla da mukayese edilmediği için, bu tekrar ve aktarmalarda affedilmez hatalar yapılmaktadır. Kaza-kader konusunda farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıkmasında şüphesiz eski din ve kültürlerin de büyük etkisi olmuştur.
Kur’ân’da ifade edildiği üzere, Hz. Peygamber devrinde genellikle insanlar, cebir ifade eden bir anlayışla,
Tükendi
Gelince Haber VerKaderin bir sır oluşu sebebiyle, konu ile ilgili söylenen ve yazılanlar daha çok, sağlam dayanağı olmayan kişisel kanaatler çerçevesinde ele alınmakta ve geçmişteki ifadeleri tekrardan ibaret kalmaktadır. Konu üzerinde ciddi olarak durulmadığı ve tam anlamıyla diğer boyutlarıyla da mukayese edilmediği için, bu tekrar ve aktarmalarda affedilmez hatalar yapılmaktadır. Kaza-kader konusunda farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıkmasında şüphesiz eski din ve kültürlerin de büyük etkisi olmuştur.
Kur’ân’da ifade edildiği üzere, Hz. Peygamber devrinde genellikle insanlar, cebir ifade eden bir anlayışla, işledikleri kötülüklerin sebebi olarak Allah’ın irade ve ilmini ileri sürüyorlardı. Peygamberimizin, bu anlamda yapılan tartışmaları anlamsız bulması ve hoş karşılamamasının hikmeti budur. Yoksa, gerçek mânada Kur’ân’ın ifade ettiği gibi, tabii ve sosyal kurallara ters düşmemek üzere kader konusuna eğilmenin dini açıdan hiçbir sakıncası yoktur. Aksi halde, Peygamberden sonra, ileri gelen sahabe ve tabiin de dahil meşhur İslâm alimlerinin, bu konuda yorum yapmaları izah edilemez!.