İslâm medeniyetinin kendine has dallarından biri sayılan hüsn-i hat, Asr-ı Saadet’ten takriben iki yüz yıl sonra varlığını ispat etmiş ve zamanımıza doğru süratle gelişerek tekâmülünü tamamlamıştır.
Hattın fiilen yazılmasıyla icrâkârları da anılır olmuş, onlar hakkında bilinenlerin toplandığı Tabakat kitapları ortaya çıkmıştır. Fakat bunlar daha ziyade terceme-i hal vasfını taşıyan eserlerdir. Hat sanatını anlatan el-Fihrist, Subhu’l-a’şâ gibi Arap dilindeki eserler de az ve sınırlıdır.
Osmanlı devrinde hüsn-i hatta da kısmen yer veren en eski kitap 17. Yüzyıla ait Gülzâr-ı Savab’dır. Yine
Tükendi
Gelince Haber Verİslâm medeniyetinin kendine has dallarından biri sayılan hüsn-i hat, Asr-ı Saadet’ten takriben iki yüz yıl sonra varlığını ispat etmiş ve zamanımıza doğru süratle gelişerek tekâmülünü tamamlamıştır.
Hattın fiilen yazılmasıyla icrâkârları da anılır olmuş, onlar hakkında bilinenlerin toplandığı Tabakāt kitapları ortaya çıkmıştır. Fakat bunlar daha ziyade terceme-i hal vasfını taşıyan eserlerdir. Hat sanatını anlatan el-Fihrist, Subhu’l-a’şâ gibi Arap dilindeki eserler de az ve sınırlıdır.
Osmanlı devrinde hüsn-i hatta da kısmen yer veren en eski kitap 17. Yüzyıla ait Gülzâr-ı Savab’dır. Yine Osmanlı devrinde yazılan Tuhfe-i Hattâtîn ise “sâniha” başlığı altında hat sanatına dair dikkate değer bilgiler vermekle beraber, bu eserler de hüsn-i hattı tanıtma konusunda yetersiz kalmaktadır.
20. Asıra gelindiğinde ise merhum Mahmud Bedreddin Yazır tarafından kaleme alınan Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli bu hususta bir istisnâ teşkil eder. Yazı ve hüsn-i hatta dâir geniş ve eşsiz bilgiler içeren Kalem Güzeli, dünyada ve İslâm âleminde yazının gelişimi ve seyri, yazı alet ve takımları, yazı estetiği ve yazı ile ilgili daha pek çok ilmî ve felsefî bilgi içermesinin yanında hüsn-i hat meraklılarına da benzersiz bir kılavuz sunmaktadır.