Bu kitap iki tarihsel krizin, dünya kapitalist sisteminin hegemonya krizinin ve kapitalizmin ekonomik krizinin yıllar önce çekilmiş bir fotoğrafıdır. Makine fotoğrafı iyi mi çekmiş, kötü mü çekmiş söyleyemeyiz, okurun takdirine kalmıştır. Ama bu kadar yıl sonra yeni basımı yapıldığına göre en azından bu yeni basımı hak etmiş bir fotoğraf gibi görünüyor.
Kitap hegemonya krizinin dünya çapında somut bir biçime ilk kez büründüğü anı yakalamaya çalıştı. Yıllar yılı içten içe demlenen ve henüz dünya çapında somut biçimler almamış olan hegemonya krizi, Sovyetler Birliği’nin ve
Tükendi
Gelince Haber VerBu kitap iki tarihsel krizin, dünya kapitalist sisteminin hegemonya krizinin ve kapitalizmin ekonomik krizinin yıllar önce çekilmiş bir fotoğrafıdır. Makine fotoğrafı iyi mi çekmiş, kötü mü çekmiş söyleyemeyiz, okurun takdirine kalmıştır. Ama bu kadar yıl sonra yeni basımı yapıldığına göre en azından bu yeni basımı hak etmiş bir fotoğraf gibi görünüyor.
Kitap hegemonya krizinin dünya çapında somut bir biçime ilk kez büründüğü anı yakalamaya çalıştı. Yıllar yılı içten içe demlenen ve henüz dünya çapında somut biçimler almamış olan hegemonya krizi, Sovyetler Birliği’nin ve sosyalist sistemin çöküşünün son anlarında iki kutuplu dünyanın yok oluşuyla patladı.
ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesiyle, yani sistemin hegemonu ABD’nin bu krizi geçici bir süre için ve acilen tersinden çözme niyetiyle, dünya çapında somut bir biçim aldı. ABD her ne yolla olursa olsun krizin başlarında hegemonyasını kurtarmak ve pekiştirmek istedi. O gün Çin “yoktu”. ABD, AB ve Japonya liderliğinde Doğu Pasifik, hegemonya savaşının üç tarafını oluşturmaya başlamıştı. Ancak ilginç bir NEP uygulaması üzerinden otuz yılda emperyalistleşen Çin sahneye çıktı ve klasik tek hegemonlu sistemi olanaksız kıldı.
Bugün artık çok kutuplu bir dünya kapitalist sistemi vardır. (ABD, AB ve Çin arasındaki değişen güçler dengesi ve her birinin alt-sistem müttefikleriyle ilişkileri başka bir dünya yaratıyor. Bu durum büyük olasılıkla ‘kalıcı ve kontrollü istikrarsızlık’ diyebileceğimiz bir durumdur.)
İkinci tarihsel krize, ekonomik krize gelince, kitap kriz sözcüğünün popüler anlamlarını bir kenara koyup teorik anlamını ayrıntılı bir biçimde ele aldı. Krizi, olağanüstü uzun süren depresif dalgada, o günün verileri çerçevesinde incelemeye çalıştı.
Kitaptaki spekülatif öngörülerden biri kapitalizmin bu depresif dalgadan çıkabileceğiydi ve kapitalizm gerçekten de çok kısa bir süre için bu depresif dalgadan çıktı. Ancak bu çıkış, hızla geriye dönüşün tohumlarını içinde taşıyordu ve nitekim kara bulutlar yeniden toplanmaya başladı ve 2008’de dünya kapitalizmi bugünkü depresif dalgaya ve onunla birlikte tarihsel çapta bir ekonomik krize girdi.
Kitapta sözü edilen olanaklar ve tehlikeler üstelik boyutlanarak önümüzde duruyor.
Kitabın hem bugünün hem 30 yıl öncesinin gözlükleriyle okunmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.
- Coşkun Adalı