Reklamcılığın, tüccarlığın alıp başını gittiği, iletişimin her şeyi kusursuzlaştırmaya yeltendiği bir dünyada kekemelik bir erdemdir. Dil sürçmeleri insanın en kişisel imzalarıdır. Hata yapan insanın durumu mükemmeliyetçiliğin gözlerinin içine fırlatılan sırıtkan bir bakış olarak beşeridir. Dil sürçmeleri, yanlış yerde kullanılan kelimeler, konuşurken yapılan hatalar susturmaya çalıştığımız bir benliğin sesi olarak üzerinde ilgiyle durmaya değer. Kusursuzlaştırma kompleksinin yok saydığı iç benliklerimizin tek dilidir o küçük yanlışlıklar.
Kekeme şiir yazarları deneycidirler. İstekleri salt biçim olarak yeni bir şeyler yapmış olma
Tükendi
Gelince Haber VerReklamcılığın, tüccarlığın alıp başını gittiği, iletişimin her şeyi kusursuzlaştırmaya yeltendiği bir dünyada kekemelik bir erdemdir. Dil sürçmeleri insanın en kişisel imzalarıdır. Hata yapan insanın durumu mükemmeliyetçiliğin gözlerinin içine fırlatılan sırıtkan bir bakış olarak beşeridir. Dil sürçmeleri, yanlış yerde kullanılan kelimeler, konuşurken yapılan hatalar susturmaya çalıştığımız bir benliğin sesi olarak üzerinde ilgiyle durmaya değer. Kusursuzlaştırma kompleksinin yok saydığı iç benliklerimizin tek dilidir o küçük yanlışlıklar.
Kekeme şiir yazarları deneycidirler. İstekleri salt biçim olarak yeni bir şeyler yapmış olmak için deney yapmak değil, şiiri salt tekniğin ötesinde, hayatın ifade edilmemiş alanlarına yaymak ve hayatı önerdikleri yeni dilin olanaklarıyla bir daha göstermektir. Türk şiirinde bunun örnekleri çoktur.
Biz, “ötekilerin” hayata uyandığımız her gün daha çok şiir okumaktan başka çaremiz yok. Şair Enis Akın bu kitapta Orhan Veli’yi, İsmet Özel’i, Nâzım Hikmet’i, Edip Cansever’i, Ece Ayhan’ı, Enis Batur’u, Melih Cevdet Anday’ı, İlhan Berk’i, Can Yücel’i, Behçet Necatigil’i, Ah Muhsin Ünlü’yü neyin kaygısını çektiklerine göre okumayı deniyor. “Bizlere,” yeni bir bakış açısı sunuyor.