İnsan çok boyutlu bir varlıktır. Çeşitli eğilim, his ve içgüdülerden oluşan esinti ve rüzgârlar, onun varlık denizini harekete geçirmekte ve dalgaların oluşmasına sebep olmaktadır. Ama insan fert olsun, toplum olsun bir yandan ilim, akıl, irade ve manevi eğilimleri (ilahi fıtratı) yardımıyla, diğer yandan ilahi kılavuzların (peygamberler ve onların varislerinin) eğitim ve öğretiminden yararlanarak vücut denizinde oluşan bu dalga ve akıntıları, kontrol altına alıp istediği yöne, ebedî mutluluk yoluna yönlendirme gücüne sahiptir. Yani insan ne ferdi güdülere mahkumdur, ne de çevre ve şartlara.
İşte bu güç İslâm na
Tükendi
Gelince Haber Verİnsan çok boyutlu bir varlıktır. Çeşitli eğilim, his ve içgüdülerden oluşan esinti ve rüzgârlar, onun varlık denizini harekete geçirmekte ve dalgaların oluşmasına sebep olmaktadır. Ama insan fert olsun, toplum olsun bir yandan ilim, akıl, irade ve manevi eğilimleri (ilahi fıtratı) yardımıyla, diğer yandan ilahi kılavuzların (peygamberler ve onların varislerinin) eğitim ve öğretiminden yararlanarak vücut denizinde oluşan bu dalga ve akıntıları, kontrol altına alıp istediği yöne, ebedî mutluluk yoluna yönlendirme gücüne sahiptir. Yani insan ne ferdi güdülere mahkumdur, ne de çevre ve şartlara.
İşte bu güç İslâm nazarında insanın mesul ve sorumlu sayılmasının kaynağıdır. İnsan akleden, öğrenebilen bir varlık olduğu ve hayra eğilim fıtratı üzere yaratıldığı için bu yeteneklerini kullanmazsa, körü-körüne batıla uyarsa veya fıtrattan gelen ilahi çağrılara kulak vermezse yahut bilmediği konularda sağlam bir ilmi merciye başvurmazsa, karşılaşacağı hüsran ve ziyandan dolayı kendisinden başkasını sorumlu tutamaz.
Nitekim bir kişi, bir taraftan kendi bilgisi dahilinde olan temel sağlık kurallarına riayet etmez, diğer taraftan da bilmediği konularda bir mütehassısa müracaat etmeyerek sağlığını kaybederse ancak kendisi sorumlu sayılır.
Elinizdeki bu kitapta Kur’ân ve Sünnet ışığında Ehlibeyt mektebinin kaynakları esas alınarak kendini yetiştirmek ve nefsi tezkiye etmek konusu ele alınmıştır.