Bir dil durgun bir yapı değildir. Diğer dillerle sürekli iletişim halindedir. Sözcük alır onlara sözcükler verir. Bu bir alış veriştir. Ancak bu alışveriş sınırlıdır. Dilin doğal yapısını tehdit etmez. Fakat dilin var olan sözcüklerini alarak onun yerine yabancı sözcükler kullanmanın mantığı yoktur. Türkçe zengin bir dildir. Türkçe hiç değişmeyen köke pek çok son ekin art arda eklenmesiyle çok çeşitli ayrıntılarla ince kavramlar oluşturabilen bir dildir. Türkçenin yeni durumları karşılamada yetersiz olduğunu söylemek de koca bir yalandır. Türkçenin türetme gücü, geniş sözcük aileleri ortaya koyabilecek niteliktedir. Ziya Gökalp;
"Başka dile uymaz annenin sesi
Her sözün ararsan vardır Türkçesi"
diyerek, her sözün Türkçesi
Tükendi
Gelince Haber VerBir dil durgun bir yapı değildir. Diğer dillerle sürekli iletişim halindedir. Sözcük alır onlara sözcükler verir. Bu bir alış veriştir. Ancak bu alışveriş sınırlıdır. Dilin doğal yapısını tehdit etmez. Fakat dilin var olan sözcüklerini alarak onun yerine yabancı sözcükler kullanmanın mantığı yoktur. Türkçe zengin bir dildir. Türkçe hiç değişmeyen köke pek çok son ekin art arda eklenmesiyle çok çeşitli ayrıntılarla ince kavramlar oluşturabilen bir dildir. Türkçenin yeni durumları karşılamada yetersiz olduğunu söylemek de koca bir yalandır. Türkçenin türetme gücü, geniş sözcük aileleri ortaya koyabilecek niteliktedir. Ziya Gökalp;
"Başka dile uymaz annenin sesi
Her sözün ararsan vardır Türkçesi"
diyerek, her sözün Türkçesinin olduğuna veya Türkçesinin yapılabileceğini dikkatimizi çeker. Bu, dili bilinçli bir biçimde işlemeyi gerektirir. Kolay yol yabancı dilin sözcüğünü alıp aynen kullanmaktır. Bu tavır, dilin kirlenmesini doğurur. Türkçe bugün İngilizce karşısında böyle bir kirlenmeyi yaşamaktadır. Ulusal boyuttaki bu dil kirliliğinin biz yerel boyutunu, kentimizdeki boyutunu "Kent Kültüründe Dil Kirlenmesi" adı altında araştırdık. Bu kitap bu araştırmanın sonucunda doğdu.