“ben insanın alınyazısı kadar karayken sen Tanrı’nın el yazısı kadar beyazsın nasıl olsa zamanımız bir, bırak, vücutlarımız iki kalsın”
Can Gürses, En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın’ın ardından kaleme aldığı ikinci romanı Kırık Beyaz’da Kuzgun’un masalını anlatır. Can alıcı bir karar almak üzere olan Kuzgun, karşısına çıkıveren gökkuşağının her bir renginde hayatının bir dönümünü görür. Okur da Kuzgun’la beraber kendisini gerçekçi bir masal diyarında bulur. Bu diyar okuru en çok da “son Beyoğlu”na çıkarır. Anlatılan tari
Tükendi
Gelince Haber Ver“ben insanın alınyazısı kadar karayken sen Tanrı’nın el yazısı kadar beyazsın nasıl olsa zamanımız bir, bırak, vücutlarımız iki kalsın”
Can Gürses, En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın’ın ardından kaleme aldığı ikinci romanı Kırık Beyaz’da Kuzgun’un masalını anlatır. Can alıcı bir karar almak üzere olan Kuzgun, karşısına çıkıveren gökkuşağının her bir renginde hayatının bir dönümünü görür. Okur da Kuzgun’la beraber kendisini gerçekçi bir masal diyarında bulur. Bu diyar okuru en çok da “son Beyoğlu”na çıkarır. Anlatılan tarih 1990’lar olsa da Beyoğlu’nun son güzel demlerinde geçen roman, uzak bir hayal hissi yaratır. Can Gürses’in bütün romanlarında olduğu gibi Kırık Beyaz’da da üslup en az hikâyenin kendisi kadar hayatidir; cesur, bambaşka ve çokseslidir.Renklerden geçtikçe siyaha sürüklendiğimiz bu dünyada beyaz kalmanın, iyiliğin, saflığın mümkün olup olmadığını sorgulayan Kırık Beyaz’a Ekin Urcan, metinlerle ruhdaş tondaki çizimleriyle yoldaşlık ediyor.