Zaman geçiyor Albatros!
Traversler üzerine ektiğimiz nergisler yeşeriyor. Her biri ellerinden toprağa düşmüş, kokusu sen olan nergisler...
Boynu dimdik güneşe bakan, yılmamak adına dik durmaktan kaçınmayan o nergisler açtıkça, sen açılıyorsun. Yol bitmiyor, hiç yaşlanmıyoruz. Bazen trenin camından başını çıkartıyorsun, gözlerin rüzgârdan kısılıyor. Yalımlar fışkırıyor, saçların savruluyor ve biliyor musun? Yol ve sen hiç bitmiyor
Tükendi
Gelince Haber VerZaman geçiyor Albatros!
Traversler üzerine ektiğimiz nergisler yeşeriyor. Her biri ellerinden toprağa düşmüş, kokusu sen olan nergisler...
Boynu dimdik güneşe bakan, yılmamak adına dik durmaktan kaçınmayan o nergisler açtıkça, sen açılıyorsun. Yol bitmiyor, hiç yaşlanmıyoruz. Bazen trenin camından başını çıkartıyorsun, gözlerin rüzgârdan kısılıyor. Yalımlar fışkırıyor, saçların savruluyor ve biliyor musun? Yol ve sen hiç bitmiyor.
Zülüflerin karışıyor kara saçlarına. Karlara sitemler eden kardelenler ağlamaklı. Dokunuyor ellerin sarıya boyanmış tüm çiçeklere. Dünya, sen yaşadıkça yaşanası bir yer oluyor. Kopmuyor kıyamet! Sur`a üfleyen İsrafil çıkmıyor karşımıza. Ne yol bitsin, ne de içimdeki sen gitsin. Var mısın benimle Albatros, batıdan doğuya giden trenlere binmeye?