Dünyamızın yeni binyıla girmesiyle kıyamet teorileri de yeniden gündeme geldi. Özellikle Batı dünyasında, ‘özel’ bir yere konan yeni binyıl için bir yandan barış ve teknolojik devrimler öngörülürken, bir yandan da ‘Dünyanın sonu geldi’ korkusuna kapılanlar arasında yayılan kıyamet senaryoları yazılıyor. Hıristiyanlığın kabulünden bu yana Batı dünyasını rahat bırakmayan kıyamet korkusu, büyük savaşların, açlığın ve salgın hastalıkların yaygın olduğu dönemlerde sürekli olarak alıcı buldu. Tarihin büyük dönemeçlerinde olduğu kabul edilen ‘binyıl geçişleri’ ise kıyamet teorileri i&cced
Tükendi
Gelince Haber VerDünyamızın yeni binyıla girmesiyle kıyamet teorileri de yeniden gündeme geldi. Özellikle Batı dünyasında, ‘özel’ bir yere konan yeni binyıl için bir yandan barış ve teknolojik devrimler öngörülürken, bir yandan da ‘Dünyanın sonu geldi’ korkusuna kapılanlar arasında yayılan kıyamet senaryoları yazılıyor. Hıristiyanlığın kabulünden bu yana Batı dünyasını rahat bırakmayan kıyamet korkusu, büyük savaşların, açlığın ve salgın hastalıkların yaygın olduğu dönemlerde sürekli olarak alıcı buldu. Tarihin büyük dönemeçlerinde olduğu kabul edilen ‘binyıl geçişleri’ ise kıyamet teorileri için özel bir anlam kazandı. Hıristiyanlar İsa’nın ‘başkomutan’ olarak önde gittiği bir ‘meydan savaşı’nın olacağına ve ardından da İsa’nın bin yıllık krallığının geleceğine, bu bin yılın ardından da Şeytan ile nihai hesaplaşmanın yaşanacağına inanıyorlar. Kimi tarihçilere göre Batı tarihi kıyamet ekseninde dönüyor. 12’inci yüzyılda Müslümanlardan Kudüs’ü alan Haçlılar’ın, bunu Deccal’a karşı bir zafer olarak gördüklerini söyleyen bu tarihçilere göre, Kristof Kolomb’un yolculuğu da İsa’nın yeryüzünü dönüşünü çabuklaştırmak amacına hizmet ediyordu. Şimdilerde aynı itham ABD Başkanı Bush için yapılıyor. Bu kitap işte bu süreci tüm ayrıntılarıyla masaya yatırıyor.