Hagop Gobelyan, Kızgın Buhardaki Koza’yı, İzmit sancağının Ermenice adıyla Bardizag, Türkçe adıyla Bahçecik nahiyesinden olan ailesinin 1915 yazında yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldı. Bahçecik, çoğunlukla Ermeniler olmak üzere, Rum, Laz ve Gürcü halklarının eviydi. İpekböcekçiliği Bahçeciklilerin başlıca geçim kaynağıydı ve ipekböceklerinin ördüğü kozalar bölge halkının muhayyilesinde türlü anlamlar taşıyan çok güçlü bir imgeydi. Roman bir anlamda bu imgenin izini sürerken, bir taraftan da tehcir kararının uygulanmaya başladığı sırada İstanbul’da,
Tükendi
Gelince Haber VerHagop Gobelyan, Kızgın Buhardaki Koza’yı, İzmit sancağının Ermenice adıyla Bardizag, Türkçe adıyla Bahçecik nahiyesinden olan ailesinin 1915 yazında yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldı. Bahçecik, çoğunlukla Ermeniler olmak üzere, Rum, Laz ve Gürcü halklarının eviydi. İpekböcekçiliği Bahçeciklilerin başlıca geçim kaynağıydı ve ipekböceklerinin ördüğü kozalar bölge halkının muhayyilesinde türlü anlamlar taşıyan çok güçlü bir imgeydi. Roman bir anlamda bu imgenin izini sürerken, bir taraftan da tehcir kararının uygulanmaya başladığı sırada İstanbul’da, Doktor Kadri Reşat Paşa’nın köşkünde bahçıvanlık yapmakta olan Mıgırdiç’in ve yine o sırada, Adana’da Bağdat Demiryolu şantiyesinde çalışan Artin’in, Bahçecik’teki ailelerine ulaşmak için birbirlerinden habersiz olarak atıldıkları serüven dolu yolculuğa tanıklık ediyor. Kızgın Buhardaki Koza, aklın bir köşesinde, ailenin sağsalim bir araya gelip gelemeyeceğine dair bir merakla bir solukta okuyacağınız, macera türünde bir ilk roman.