Kelâm tarihinde ekoller arasında yapılan en önemli tartışmalardan biri de Allah’ın ahirette müminler tarafından gözle görülmesi anlamına gelen rü’yetullahtır. Ehl-i sünnet ve Mu’tezile arasında ilk dönemden itibaren konu edilen bu hususta, ilerleyen zamanlarda müstakil eserler de yazılmış, mevzu, aklî ve naklî deliller etrafında incelenmeye devam etmiştir. Bu amaçla yazılan önemli eserlerden biri de Osmanlı âlimi Hatibzâde Muhyiddin (ö. 901/1496) tarafından kaleme alınan Risâle fî mebâhisi’l-kelâm ve’r-rü’ye’dir.
Tükendi
Gelince Haber VerKelâm tarihinde ekoller arasında yapılan en önemli tartışmalardan biri de Allah’ın ahirette müminler tarafından gözle görülmesi anlamına gelen rü’yetullahtır. Ehl-i sünnet ve Mu’tezile arasında ilk dönemden itibaren konu edilen bu hususta, ilerleyen zamanlarda müstakil eserler de yazılmış, mevzu, aklî ve naklî deliller etrafında incelenmeye devam etmiştir. Bu amaçla yazılan önemli eserlerden biri de Osmanlı âlimi Hatibzâde Muhyiddin (ö. 901/1496) tarafından kaleme alınan Risâle fî mebâhisi’l-kelâm ve’r-rü’ye’dir.
II. Bayezid’e ithaf edilen risalenin ilk bölümünde kelâm sıfatı etrafındaki tartışmalara yer verilirken, akabinde ise rü’yetullah, bu literatürün özel bir halkası olacak biçimde müzakere edilmektedir. Bu çerçevede eserin kelâm kısmında Allah’ın konuşan olmasının mahiyeti, kelâmî nefsî tartışmaları ile O’na yalan söz nispet etmenin imkânsızlığı konuları ele alınırken, rü’yet kısmında ise görmenin imkânı, gerçekleşmesi, bunun aklî ve naklî delilleri ile muhaliflerin itirazlarına yönelik eleştiriler üzerinde durulmaktadır.