Hasan Aycın’ın, insan seru¨veninden beslenen çizgileri, kaynak bakımından orijinal; hareket, durgunluk, ışıkla gölgenin yansıtımı, çizgisel softluk gibi teknik kuruluş bakımından da özneldir. Onun bilincindeki simgeler, ilk insandan bugu¨ne atılan köpru¨ler; geniş bir zaman dilimine yayılmış engin kaynaklardır.
Ömer Lekesiz
Sanat, Hasan Aycın için, yaşamaktır. Sanatıyla yaşamaktır ama bu durum sanatın ulvileştirilmesi değil, sanattan medet ve himmet ummak değil, sanatı her şeyin önu¨ne koymak da değildir. Sanat sadece anlamak ve anlatmaktan ibarettir; salt meselelerle birlikte yu¨ru¨yebilme imkânı veren bir asa h
Tükendi
Gelince Haber VerHasan Aycın’ın, insan serüveninden beslenen çizgileri, kaynak bakımından orijinal; hareket, durgunluk, ışıkla gölgenin yansıtımı, çizgisel softluk gibi teknik kuruluş bakımından da özneldir. Onun bilincindeki simgeler, ilk insandan bugüne atılan köprüler; geniş bir zaman dilimine yayılmış engin kaynaklardır.
Ömer Lekesiz
Sanat, Hasan Aycın için, yaşamaktır. Sanatıyla yaşamaktır ama bu durum sanatın ulvileştirilmesi değil, sanattan medet ve himmet ummak değil, sanatı her şeyin önüne koymak da değildir. Sanat sadece anlamak ve anlatmaktan ibarettir; salt meselelerle birlikte yürüyebilme imkânı veren bir asa hükmündedir.
Mete Çamdereli
Hasan Aycın’ın, insanı zorunlu olmadıkça çıplak, yalın, basit olarak çizmesi, insana yüklenen birçok ideolojik, kültürel, tarihsel yüklerden arındırma gayretinin bir sonucudur. İnsan kendisiyle, ötekiyle ve eşyayla belli bir kültürel çerçevenin içinden temas kurar. Verili bir dil bu temasın biçimini de belirler. Bu yüzden Aycın, insanı soyarak kendiyle, fıtratıyla baş başa bırakmayı dener. İnsan soyundukça, yalınlaştıkça, basitleştikçe kendiyle, onu o yapan özle, hakikatle baş başa, yüz yüze kalacaktır.
Cemal Şakar